Wednesday, April 30, 2008 |
NE GÜZEL ŞEYSİN, SEN, EY BAHAR, |
Bakarım tabiat başlar büyük işine: Bulutlar gelir uzaktan katar katar, küme küme. Bulutlar sular ovaları. Bulutlar yürür dağlara doğru. Uyanır açar gözlerini yeryüzü. Gökler çalar davulunu. Dalların gönlüne çeker gülün özü en güzel kokusunu baharın. Tohumun gönlü başlar vermeye tohum. Ağaç durmadan söyler, döker içini. (Mevlana)
Bizlere en güzel ders, en güzel örnek sanırım bahar olsa gerek.Her bahar mevsiminde, üstüne yağan kara rağmen, ezilmesine, horlanmasına rağmen, çamura, yağmura bulanmasına rağmen ne çiçeklerini esirger bizden, ne bahar esintilerini, ne toprak kokusunu, ne de hiçbir eşdeğeri olmayan güzelliğini.Onun için bahar affetmektir, her şeye rağmen affetmek.Yaşanılanları geride bırakıp hayata ve yaşanacaklara yeniden başlamaktır. Bahar hayata açılan yepyeni ve bembeyaz bir sayfa.
Keşke, her dem bahar gibi olabilsek…
Her bahar, yüreğimizi tazeleyebilsek.
Bahar dışarıda, bahar her yerde, bahar içimizde.
…bu çiçeklerden odamda da var.Kokusu her tarafı sarmış durumda.Keşke öyle bir teknoloji olsa da size de koklatabilsem.Şu anda bu satırları yazarken kokunun ekrandan fırladığını zannediyorum:)
Labels: hayat |
posted by suveyda @ Permalink ¤12:21 PM |
|
Monday, April 28, 2008 |
HİÇ ESKİMEYEN HAYALİM |
Bir gün sana gelirsem bir kahve pişir. İçine şeker koyma tebessümün yetişir.
Labels: hayattan |
posted by suveyda @ Permalink ¤12:21 PM |
|
Sunday, April 20, 2008 |
KUTLU DOĞUMA DAİR |
"merhametin kalbi"
Geçen günlerden birinde bir yere gitmişiz, bir sohbete şahit olmuşuz ve bir cümleye vurulmuşuz:
“Peygambere(sav), en güzel yakışan elbise merhamet elbisesiydi”
Sonra bu cümle geldi hem aklıma hem kalbime yerleşti.Dağa taşa, ağaca, böceğe, çiçeğe, çevreye, hayvanlara ve nihayetinde insanlara merhamet.Mazluma, herkese karşı merhamet. Ne diyeyim kalbimi bir ferahlık kapladı.Dağın eteklerinden gelen bir huzur ya da.
Belkide en çok ihtiyaç duyduğumuz merhamettir.Hem göstermemiz gerekiyor, hem de görmemiz galiba.Ne kadar da merhamete muhtacız böylesine?Gittikçe daha muhtaç hale geliyoruz.Biraz daha merhametli olabilsek, biraz daha merhamet görsek belkide böyle olmazdık, böyle olmayız.
Evet evet
Sadece, biraz daha merhamet.Buna ihtiyacımız var hepimizin.
Kalbimize biraz merhamet ekmeliyiz bu bahar.
Çok geç olmadan…
Bir şey daha var aslında.Bunu buraya yazmak, bu güzel havayı dağıtmak istemezdim ama demesem maraz olacak içimde, söylesem de tesiri olmayacak gerçi.İlla kutlu doğum etkinliğinde bulunacağız, bir şeyler konuşacağız diye , bir şeyleri anlatmak pahasına halkı yaklaştırmak yerine uzaklaştırıcı ve hatta soğutucu ve hatta uçurumlar açan konuşmalardan vazgeçmenin zamanı gelmedi mi?Ben kalbimin sıcaklığını istiyorum, derimden bile işlemeyen somut kavramlarınızı değil.Ürpermek istiyorum, doğrulmak istiyorum, bir fısıltı, bir ses ya da bir nefes.Kuru kuru gitmiyor böyle.Biraz da göz pınarlarımın ıslanmasını istiyorum.Gözyaşlarımın çalındığını hissediyorum.Bilmiyorum siz ne anladınız ama bu da benim kendime iç döküşüm olsun.Nasılsa herkes kendi istediğini anlayacaktır.
Labels: sende merhametli ol etiket |
posted by suveyda @ Permalink ¤11:52 AM |
|
Friday, April 18, 2008 |
HAYIRLI CUMALAR |
Kardeş, elini duadan ayırma. Kabul edilmiş, edilmemiş, bununla ne işin var senin? Ekmek bile bu gözyaşına mani olursa elini ekmekten yumak gerek. Kendine çeki düzen ver, çevikleş, yan yakıl da ekmeğini göz yaşlarınla pişir!
Mesnevi Şerif
CUMANIZ MÜBAREK OLSUN…
Labels: cuma |
posted by suveyda @ Permalink ¤10:58 AM |
|
Wednesday, April 16, 2008 |
GEÇİP GİDERKEN |
Bir akşam ışıkların dağlara güldüğünü Bir akşam bulutların seyre döküldüğünü Görürsün, hasretiyle sabah ezgilerinin Bir akşam gözlerin ufka dalar pek derin Kuşlar öter, uçuşur, yeşil dallara konar Umutlar yaprak yaprak alevlenir de yanar Son mutluluk sesleri dökülür dudaklardan İnsanlar gölge gibi çekilir sokaklardan Rüzgar okşamaktayken anne gibi tenini Gecenin kolları sessizce yakalar seni Anlarsın gözlerinin dolup boşaldığını Anlarsın yalnızlığı ve yalnız kaldığını
(yalnızsın,nurullah genç)
(rize)
Labels: alıntı, şiir |
posted by suveyda @ Permalink ¤11:05 AM |
|
Saturday, April 12, 2008 |
KAPI KAPIYI ARALAR MI? |
Evimizin salona açılan kapısı kendimi bildim bileli hep sorunluydu ve bu yüzden kapı her zaman zor açılırdı.Evimize gelen misafirler gümrük misali hep o kapıya takılırlardı.Büyüklerden alın, çocuklara varana kadar…
İlk zamanlar ben de hep zorlanarak açıyordum.Bütün gücümle bastırıp açabiliyordum ama artık gücümden mi yoksa vakti saati doluyorduda açılıyordu bilemiyordum.Bir gün , hiç gücümü sarfetmeden o elceğe çok hafif dokunarak açabildiğimi fark ettim.Onca zaman boşuna zahmet çekiyormuşum.
Artık kapıyı nasıl açabileceğimi anlamıştım ama aynı zamanda kendimde başka kapılarında açıldığını fark etmiştim. Misal, hiçbirşeyi zorbalıkla, kaba kuvvetle çözemeyeceğimi fark ettim. Misal, nazik olmadığım sürece, yumuşak huylu olmadığım sürece olayların üstesinden gelemeyeceğimi fark ettim. Misal, çok küçük ama bir o kadar kendi çağında çok büyük bir hareketle neler başarabileceğimi fark ettim. Misalleri uzattıkça uzatabilirim.Diyorum ya, tahta bir kapıyı açmakla aynı zamanda beynimin hatta kalbimin kapılarını açmıştım.
Rüzgarlı bir havada dışarıda yürüyen adamın paltosunu zorla açmaya çalışan rüzgar misali idi sanki yüreğim.Oysa ben güneş olmaya talip olmak isterdim.Sıcak bir havada, kavurucu bir günde kendi paltomu kendi isteğimle çıkartmama vesile olan güneş gibi.Hayat bizi günden güne rüzgar olmaya iterken güneş olmak istemiştim sadece.
Şimdi ne zaman evimize bir misafir gelse ve o kapıyla cebelleştiğini görsem hemen kendimi büyük bir zevkle öne atıyorum.Geçen gün zorla kapıyı açmaya çalışan yeğenimin yanına giderek o sevdiğim cümleyi sarfetmem gibi. "Halacım, hayatta hiçbirşeyi kaba kuvvetle halledemezsin.Tek yapman gereken biraz daha nazik olman ve yumuşak başlı olman"
Yeğenim bana gülümsedi ve gitti.O anda o kadar kapı açılmıştı ki…
Labels: hayattan |
posted by suveyda @ Permalink ¤8:27 AM |
|
Friday, April 11, 2008 |
HAYIRLI CUMALAR |
Allah’ım Sevgini,
Ve Seni sevenin sevgisini
Ve Seni sevmeye beni yaklaştıranın sevgisini bana nasip et
(O’nun(as) dilinden)
CUMANIZ MÜBAREK OLSUN…
Labels: cuma |
posted by suveyda @ Permalink ¤10:26 AM |
|
Tuesday, April 08, 2008 |
HAYATTAN BİR KAÇ KARE |
Labels: gezi-yorum |
posted by suveyda @ Permalink ¤11:18 AM |
|
Friday, April 04, 2008 |
HAYIRLI CUMALAR |
Gözyaşlarımız, Bedir’de secdeye kapanıp Sana yakaran kulun ve Resulün Muhammed’in gösyaşları kadar saf ve duru değil belki... Onun dediği gibi “Eğer şu mü’minler helâk olursa, yeryüzünde Sana ibadet eden kalmaz” gibi naz makamında kapını çalma cesaretimiz yok muhakkak...
Ama “Duanız olmasa Rabbim sizi ne yapsın” diyen de Sensin Rabbim...
Bize duayı öğreten Sensin. Rahman ve Rahim sıfatlarını Sen yazdın kalblerimize...
Umutları Sen yazdın. Ye’sten korunmayı Sen yazdın. “Dua edin, cevap vererim” diyen Sensin. “Vadinde hulfetmeyen” Sensin.. Hazineleri sonsuz olan Sensin...
Duamız var ve Senin kapında bu dualı halimize güveniyorum Rabbim...
Bize rahmetini yağdır, toprağımıza, insanımıza.. Aç rahmet kapılarını Rabbim. Bize hastalıksız kalbler ver.
Bize Seni sevecek yürekler ver.. Bize Senin sevdiklerini sevecek yürekler ver. Bize kulun ve Resulün Muhammed’in dualarında istediklerini ver.. Ona Uhud’u sevdirdiğin gibi bize de sevdir dağı, taşı, kuşu, çiçeği.. Çocuğu sevdir bize, kadını sevdir, mazlumu sevdir... Güzelliği sevdir bize.. Güzelliği idrak etmeyi lütfet. Mü’minleri sevdir geçmiş ve gelecekteki...
Mü’minlere karşı gönüllerimizde en küçük karışıklık, muğberiyet bırakma...
(Ahmet Taşgetiren)
CUMANIZ MÜBAREK OLSUN...
Labels: cuma |
posted by suveyda @ Permalink ¤11:27 AM |
|
Tuesday, April 01, 2008 |
ÇOCUKLARIN DİLİNDEN |
Bu sefer benim cümlelerim yok.Sena anlatıyor, ne anlatıyorsa yazıyorum .Çocuk işçi çalıştırmaktan sayfam kapanır mı acaba?:)
Sude hamur yapıyoooo, ama elleriyle yapıyor.Çok saçma bir cümle değil mi?Zaten çok saçma bişey dedim.Sude kurbağa kurabiye yapıyooor.
Sena ellerini havaya kaldırmış ama hamur yapacak daha.Senanın saçı örük, elbise giyiyor.Suveyda ablaya yardım ediyor.
Sena hamur açıyor.Mutvakta çok dağınık.Zordu hamur açmak ama biraz açınca Suveyda abla aldı bana başkasını verdi.O daha zordu.Saçlarım ama çok dağınıktı.Ben önlük giydim.Yemekte yaptık, çok işimiz var.İkide bir Suveyda abla beni markete yolladı, süt aldırdı.Bende yanlış aldım ama kızmadı.Bana güzel yemekler yapıp yediriyor.
Bütün çocuklar toplanıp Suveyda ablalara gittik, yemek yedik.Meyve suyu içtik.Çok gürültü yaptık.Bize kızmadı ama gene.Akif geldi, Yusuf geldi, Burak geldi, Kübra, Büşra geldi, Kevser geldi, Yunus Emre geldi, Furkan geldi, ben de geldim.Suveyda ablalar çay içti, biz meyve su.Ben Suveyda ablanın bardağından çay içtim.Doyduk, oynadık, evimize gittik.
Görüşürüz, hoşçakalın. Ben SENA. siz göremiyorsunuz ama el sallıyor size Sena:)
Labels: hayat |
posted by suveyda @ Permalink ¤12:37 PM |
|
|
|
about me |
gelirsin gidersin dostumsun, gelmezsin gitmezsin neyimsin |
Udah Lewat |
|
Archives |
|
Dua |
Allah’ım,
Sana tutunuyorum,
Kimsenin yere atmasına izin verme beni.
(Sadi)
|
Martı |
“Yaşamak için ne çok sebep var,” diye düşünüyor uçmanın anlamına vardıkça. Kabiliyetlerinin sınırlarını aşmak, onu yaşatan en büyük sebep. Onun için balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka sebepler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz. Becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi hür olabiliriz!
|
Böyledir |
Başkasını kıran, inciten bir insanın kendisi de bundan mutlaka yara alır.Kötülüğün oku mutlaka geri döner |
Budur |
Ne gökte, ne denizde, ne dağların içinde, ne de ormanların kuytu bir köşesinde, hiçbir yer yoktur ki, insan yaptığı fenalıktan, karşılığını görmeden, kurtulup sıyrılabilsin |
Arkadaşlar |
|
Designed-By |
|
Credite |
|
|