Sunday, March 11, 2007 |
GÜZEL BİR GECENİN ARDINDAN |
Uzun zamandır yaşamadığım en güzel gecelerden birini yaşadım dün gece.Prof.Dr Ömer Döngeloğlu’nun katılımıyla çok güzel konferans düzenlendi.Hatırlamakta güçlük çekenler için kısa bir hatırlatma yapayım.Mübarek Ramazan ayında Kanal 7 ekranlarında Eyüp Sultan’dan canlı olarak yapılan programın baş konuğuydu.Hem iftar hem de sahur programlarında evlerimize misafir oluyordu.
Şunu söylemem gerekir ki mükemmel bir hatip.Bu kadar insanları etkilediğini, güzel bir sunumla, duygu yoğunluğuyla kalplere hitap ettiğinin ben bile farkına varamamışım, onca izlememe rağmen.İnsan yakından şahit olunca hem gözüyle hem de yüreğiyle bakabiliyor.
Bütün gece salyasümük olmak da cabası:)Bunu söylemek utanılacak bişey değil, ne güzel ki ağlayabiliyorum.Sürekli bildiğimiz, duyduğumuz, okuduğumuz şeyleri böyle bir duygu yoğunluğunda dinlemek bana çok iyi geldi.Eminim bir çok kişiye de faydası olmuştur.Çok kalabalıktı ve oturacak yer kalmamıştı, ayaklarım çok ağırdı ama kesinlikle değdi.Mükemmel bir organizasyondu.
Bu tür proramlarda dikkatimi çeken hep bir şey vardır.Bir konsere ve benzeri bir yere gidince insanlar oturup rahat dinleyemeyince sürekli şikayet ederler, fakat görüyorum ki gittiğim bu tarz programlarda insanlar yer bulamayıp saatlerce ayakta durmasına rağmen hiçbir şikayette bulunmuyorlar.
“Neler anlatıldı, ne oldu , ne bitti” kısmına gelirsek, aslında o kadar çok şey anlatıldı ki. 1400 sene evvelinden, 1915 Çanakkale’ye ve 2007 günümüze.Öyle anlar oldu ki zaman ve tarih kavramı anlamını yitirdi. Maddelere indirgeyip hem kendime bir özet olsun, hem de sizlerle paylaşmış olayım.
-Açılışı Çanakkale’den yaptı.Bir kaç hikaye anlattı.Hikaye demek bile abes geliyor dilime.Bir hayat paylaştı bizle.Çanakkale’ye giden bir babanın oğlunun yiyeceklerinin tükenip bakkala veresiye yazdırmaktan artık erzak vermeyen çocuğun hikayesini dinledik.Dönünce ödeyecekti babası ama asla dönmeyecekti.Bakkalda bulunan müderris bir zatın olaya şahit olup “bu çocukların bütün alacağı şeylerin parası Çanakkalede peşin ödenmiştir” diyerek bakkala gereken verdiği dersi anlatmasındaki duygulu anlar anlatılacak gibi değil.
-Peygamberimizin (s.a.v) Hz.Hatice validemizle olan evliliğini anlattı.Bunun yanında kadınlara aslında ne kadar önem verildiğini ve saygı gösterildiğini, el üstünde tutulduğunu anlattı tekrar tekrar.Peygamberimizin (s.av) Hz. Hatice’ye yaptıkları karşısında teşekkür edemediğini, teşekkür için Allah’a nasıl dua ettiğini dile getirdi. Ve o muhteşem hadise;Allah Cebrail ile Hz.Hatice’ye selam gönderiyor, teşekkürün fevkalade ifadesiyle.Ki direk Allah’ın selamı sadece iki kişiye gönderilmiştir.Biri Hz. Hatice, diğeri Hz.Ebubekir.Çünkü ikiside varını, yoğunu, bütün malını Allah yolunda harcamışlardır.
-Hz.Sümeyye’yi anlattı.Bir çok kişi Allah yolunda şehit olmak için can atarken, ipi nasıl göğüslediğini, şehitlik mertebesine yükseldiğini ve nasıl imrenilecek durumda olduğunu gösterdi.
-Ammar’dan bahsetti.Onunda herkes gibi umutları olduğunu, çok yakışıklı olduğunu, hayalleri olduğunu ve bütün bunları teperek Müslüman olduğunu anlattı.Müşrikler tarafından eziyete uğrayınca, işkence ötesi dayaklara maruz kalınca ağzından olmadık laflar çıkar ve bir daha Peygamber huzuruna gelemez.Utanır, mahçup olur, ağlar, ağlar, günlerce ağlar.Sevgililer Sevgilisi(sav) yanına çağırır, göğsüne yaslar, “senin dilinden ne çıktığı değil, kalbinden ne geçtiği önemlidir” der.Ammar daha fazla ağlar , hıçkırıklar dağları delerken, yüreğine fersah fersah nur dolar.Peygamber Efendimiz (sav) “topuğundan başına kadar bir müslüman görmek istiyorsanız Ammar’a bakın, cennetlerden bir şehit görmek istiyorsanız Ammar’a bakın “ der ve Ammar Sevgilinin göğsünde gözyaşları arasında kaybolur.
-Ukkaşe’yi anlattı.Rasullah’ın Peygamberlik mührünü öpen sahabe Hz.Ukkaşe.Peygamberimizle(as) hakkını arayan Ukkaşe.Herkesin ilk etapta suçladığı, Hz.Ömer’in “sana dünyayı zından ederim, öldürürüm seni” dediği Ukkaşe.Sahabelerin bütün her şeyini feda ettiği, yalvardıkları, kızdıkları, Hz.Hasan ile Hüseyin’in eteklerine yapıştığı,herkesin nefretle baktığı Ukkaşe.Ve sonunda olay aydınlanınca herkesin hayran kaldığı, şaşkın gözlerle baktığı, herkesi hıçkırıklara boğan Ukkaşe.Bütün sahabeleri ağlatan Ukkaşe.
-Bilal’i anlattı.Zenci, kara Bilal’i.Yüreği apaydınlık, bembeyaz Bilal’i.Tekrar Medine’ye dönüşünü, ezanı bitiremeyeşini, Muhammed(as) diyemeden dizlerinin bağının çözülüp bayılmasını.
Anlatmaya buranın yetmeyeceği, anlatımımın eksik kalacağı bir çok konuyu daha bizlere sunarak, konuşmasını çok güzel duayla kapattı Ömer Döngeloğlu Hoca. “Hz Haticeler tutsun elinizden, Hz.Osmanlar, Bilaller, Ammarlar, rüyalarınıza Peygamber (as) gelsin.Allah’ın affı, bereketi, merhameti sizlerle olsun” dedi.
Allah Razı Olsun bize böyle güzel duyguları yaşattığı için.Bilmenin aslında çok da önemli olmadığını anladım bir kez daha.Bütün bunlar hep bildiğimiz şeyler fakat etkilendiğimiz ve etkisini hayatımıza yansıttığımız sürece bizden oluyor, bizle oluyor.Eyleme dönüştürdüğümüz sürece, uygulamaya geçtiğimiz sürece anlam kazanıyor bildiklerimiz.Yoksa bir yığından öteye gitmiyor.Hitap etmenin aslında ne kadar önemli olduğunu anladım.Herkese, hitap edebilmekse el üstünde tutulacak bir hüner. İyi ve etkili bir hitap olmayı çok isterdim.
Bişey daha öğrendik.Ömer beyin eşi Artvinli imiş, üstelik gürcü.Eniştemizmiş meğer:).Ömer bey gibi başarılı bir erkeğin arkasında bir Artvinli var ve üstelik gürcü:) Daha güzel programlarda buluşmak dileğiyle inş...
Labels: güzel ve faydalı etkinlikler |
posted by suveyda @ Permalink ¤12:09 PM |
|
3 Comments: |
-
Ne yazıkki anlatılan şeyleri çok iyi bilmemize, belki bahsettiğiniz hocamızdan daha iyi anlatabilecek olmamıza rağmen!! sosyal hayatın sel gibi aktığı ve içinde bulunmamız gerektiği için yaşadığımız gibi inanmaya doğru sürükleniyoruz.Allah -bazen en azından- bu selin aktığı yolda kenarlara takılıp düşünme fırsatı bulan, bulup yaşantısını ebedi alem için dizayn edenlerden eylesin.
-
demek ki hilalcim, sürekli tekrar tekra tekrar. nasıl ki çok yemek yiyip midemiz daha çok isterken, az yemeğe alıştırıp midemiz küçülürken olduğu gibi, kendimizi ne kadar donatırsak o derece kalbimiz ve beynimiz genişler. diyorum ya bilmek değil, bildiğini yapabilmektir önemli olan.kimden dinlersek dinleyelim, bizim aldığımızdır elekte kalan. amin inş duana.
-
ben bu programın tamamının kaydını nereden nasıl bulabilirim bi yardımcı olabilecek kardeşime minnettar kalırım. allah'a emanet olunuz 19.09.2007 tarihinde kanal7'de sahur programında yayınlanmıştı.. mail adresim: erdogan.okur.67@hotmail.com
|
|
<< Home |
|
|
|
|
|
about me |
gelirsin gidersin dostumsun, gelmezsin gitmezsin neyimsin |
Udah Lewat |
|
Archives |
|
Dua |
Allah’ım,
Sana tutunuyorum,
Kimsenin yere atmasına izin verme beni.
(Sadi)
|
Martı |
“Yaşamak için ne çok sebep var,” diye düşünüyor uçmanın anlamına vardıkça. Kabiliyetlerinin sınırlarını aşmak, onu yaşatan en büyük sebep. Onun için balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka sebepler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz. Becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi hür olabiliriz!
|
Böyledir |
Başkasını kıran, inciten bir insanın kendisi de bundan mutlaka yara alır.Kötülüğün oku mutlaka geri döner |
Budur |
Ne gökte, ne denizde, ne dağların içinde, ne de ormanların kuytu bir köşesinde, hiçbir yer yoktur ki, insan yaptığı fenalıktan, karşılığını görmeden, kurtulup sıyrılabilsin |
Arkadaşlar |
|
Designed-By |
|
Credite |
|
|
Ne yazıkki anlatılan şeyleri çok iyi bilmemize, belki bahsettiğiniz hocamızdan daha iyi anlatabilecek olmamıza rağmen!! sosyal hayatın sel gibi aktığı ve içinde bulunmamız gerektiği için yaşadığımız gibi inanmaya doğru sürükleniyoruz.Allah -bazen en azından- bu selin aktığı yolda kenarlara takılıp düşünme fırsatı bulan, bulup yaşantısını ebedi alem için dizayn edenlerden eylesin.