Thursday, May 10, 2007 |
ONLARIN Kİ BİR AŞK HİKAYESİ |
Daha önce bir yazımda size Hatice nineden bahsetmiştim.80 yaşındaki Hatice nine, Erzurum’da yaşıyordu ve dokuz yaşındaki engelli torununu her gün hiç aksatmadan, hiç üşenmeden, yüzünü buruşturmadan plastik leğenin içine koyup çeke çeke eksilerde seyreden hava derecesinde, o soğuklarda okula götürüp getiriyordu.O günkü haberleri izleyen ve okuyanlar hatırlayacaklardır Hatice Ninenin bu eşsiz fedakarlığını.
Torunu Mahzun’un, kaderide Mahzun.Doğduğu yıl babasını kaybediyor, bunun üstüne tuz biber olacak olan anneside bırakıp gidiyor başka bir adamla evleniyor.Dedesi, ninesi ve Mahzun’la devam edecek olan üçlü yaşam başlamış oluyor.Bunca yokluğa, ana babasızlığa karşın, Hatice nine, Mahzun’un hem annesi, hem babası, hem eli, hem de ayağı oluyor.Bütün ihtiyaçlarını görüyor ve onu her gün okula götürüp getirme gibi büyük bir yükün altına giriyor.
Mahzun, okumak istiyor ve o beylik lafla büyük adam olmak istiyor.Hani her zaman derim, bir çocuğun önüne ne kadar kolaylık verilirse, her istediği yapılırsa, yeterki okusun diye odası tıklım tıklım hediyelerle, ödüllerle doldurulursa okuması o denli güçleşiyor nedense.Eğitimde herkese fırsat eşitliği sağlanmamış olsa da Mahzun her şeye inat ve azmiyle ne kadar okumak istediğini gösteriyor.Bu değişik bir aşktır, büyük bir aşktır.Bütün yokluklara , yoksulluklara rağmen azmin, heyecanın ve okuma aşkının zaferidir.Ne yazık ki, şehrin göbeğinde a dan z ye her şeyi tamam olan, bir dediği iki olmayan insanların bunu anlamasını bekleyemeyiz.İşte yine bu aşkladır ki, bir nine torununu , yaz demeden, kış demeden yolları aşırır, üstelik sadece bir leğenle.Oysa o leğene bağlanan ipi tutan el, Hatice ninenin sevgisiyle ve aşkıyla doludur.
Bu haberden sonra dünyanın her tarafından Hatice nineye yardım yağmış ve Mahzun akülü özürlü arabasına kavuşmuş. Özürlü torununu leğen içinde okula götürüp getiren fedakâr insan Hatice Nine'yi, Kimse Yok mu Derneği yılın annesi seçmiş.
Japonların bir sözü vardır. “Allah ilginç zamanlarda yaşatsın” . Japonlarmı bize beddua etti, yoksa halimiz kendimizden midir ince ayrıntısı bir tarafa ilginç zamanlar yaşayan günler geçiriyoruz.Geçmişimizde böyleydi, şimdiki halimiz de.
Neden mi diyorum bunu?
Çünkü bu ülkede bir kısım insanlar, daha anne bile olmayan, annelik duygulardan bihaber olan, anneliğin ne kadar kutsal olduğunu, toplum değerlerini, aile olmayı , aile olmanın neler gerektirdiğini anlamayan, topluma örnek insan dahi olamayan insanı yılın annesi seçme gafletinde bulunarak en büyük hatalarından birisini yapmışlardır.Bu yalnız hata değil, annelere hakarettir.
Ve hâlâ bereket eksik olmuyorsa, dünya bunca zulme, bunca haksızlığa rağmen dönebiliyor, kafamıza meteorlar çarpmıyorsa bunu biraz da Hatice ninelere borçluyuz.Doğurmakla anne olunmuyor ne yazık ki.Bir tarafta annelikten eser dahi olmayan, çocuğunu sokaklara atan , kuyulara sallayan, döven, sigara söndüren anneler, diğer tarafta Hatice nineler gibi fedakar, vefakar, cefakar ve daha binlerce duyguyu özünde barındıran anneler.
Ne ödül verilirse verilsin, hiç biri bu terazi de tartar mı ki acaba? Bu sadece fedakarlık değil, bir aşkın öyküsüydü... Labels: aşk, hüzün, mutluluk ve ve ve..., sevgi, sevinç, vefa |
posted by suveyda @ Permalink ¤8:55 AM |
|
7 Comments: |
-
Yanlıs hatırlamıyorsam Pınar Altug'da yılın annesi secilmisti bu ülkede... İnsallah bu kez dogru düzgün bir secim yaparlar... ( her kim yapıyorsa artık bu secimi ? neyi kıstas alıyor acaba ? yılın annesini secme hakkı nasıl verildi ki bunlara v.s v.s diye uzar gider bu böyle... )Onların secimi de cokta umrumda sanki :)
cocukluk ve genclikte pek degilde, Yas ilerledikce annelerin kıymeti cok daha iyi anlasılıyor...
Allah onları basımızdan eksik etmesin...
Bu vesile ile de Anneler gününüz kutlu olsun...
-
ANEY
Bu akşam aklıma yine sen geldin Dersi bıraktım çalışamadım. Saat 1'e geliyordu Aney, yatamadım Uyku gözüme girmedi Sen bu saatlerde benim beşiğimi sallardın Uykunu harab ederdin benim için Ağladığım zaman, sancılandığım zaman Kalkardın, süt verirdin, nane kaynatırdın Aney, canım aney, kurban aney Hayalin önümde şimdi anıt gibi durur Sen şimdi leğenin başına oturmuş, hamur yoğuruyorsun Yarın ekmek yapacaksın, akşama kadar Gözlerin tezek dumanından yaşaracak Alnında ter bulgur bulgur kabaracak Sıcak bazlamalar yapacaksın. Ben orda yokum ağlayacaksın Ağlama Aney ağlama, gündür bu, nasıl olsa geçer İnsan insana tez kavuşur. Ben sizi hiç unutmadım, hiç unutmayacağım Ben okuyorum Aney okuyorum mühendis olacağım Sana yeni yeni ayzeler alacağım Dedim ya okuyorum mühendis olacağım Mektubunda diyorsun ki; bu gece çiğ köfte yaptık Lokmalar boğazımdan geçmedi Her sofraya oturuşumuzda senin yokluğun belli oluyor Biliyorum Aney biliyorum, Senin kalbin ipek gibidir İncedir, yufkadır, benim yokluğuma dayanamazsın Özledim diyorsun benim için. Ben de özledim seni Babamı da, bacımı da, gardaşlarımı da Karayazılı memleketimi de Hepinizi özledim, özledim ama gel gör ki Kader bu elvermiyor, ne yapacaksın Rıdvaniye'de sela şimdi Sisleri perde perde dağıtan bir ses Sonsuzda Allah'a ulaşan bir yankı Bir ezan sesiyle uyanır insanlar, yorgun gecede Uyanır herkes Köyden şehire saman taşıyan Deve kervanları gelir bu saatte Çıngırak sesleri geceyle gündüzü birleştirir Sabah olur, babam erkenden işe gider Aney evimiz yine o yokuşta mı? Dar sokaklar, taş duvarlar arkasında mı? Eskisi gibi yıkık dökük mü gene? Ah! Aney Ah! unuttum inan evimizin şeklini O ev denen köstebek yuvalarını Kerpiç damları, kuyu suyunu, sıra gecelerini, Bağ yapılarını... Yağmur dualarının anılarını yitirdim Hele sen buraya bir gel de gör Sonsuza uzayan gökdelenleri, sıra sıra taksileri Geceleri renk renk ışıkları, denizde vapurları Balıkçıları, kızları, erkekleri, insan selini Ama benim hiç birinde gözüm yok Ne kızlarında, ne taksilerinde, ne de gökdelenlerinde Benim aklım sizde ve memleketimde... Ben okuyorum Aney, okuyacağım, Göreceksin bak mühendis olacağım. Bizim orda, Ezo gelin, türkü türkü uzanır Düğünlerde davullar vurulur Zılgıtlar çalınır, lorke, delilo oynanır Böylesine gitar denen çalgıyla Sabahlara kadar ye ye ye diye bağırmazlar Değil mi Aney Hani yaz geldi mi, evimizin o küçücük penceresine Bir çift yusuf tutan kuşu konar ya, Hani asmamız üzüm tutar, sumaklar sakızlanır İnsanlar çalışır, harıl harıl kış için Güneş yandırır o kavruk yüzlerini Hani sen elinde sıtıl, suya gidersin İşte o zaman geleceğim, bekle beni... Ah Aney daha neler var neler sana yazamadığım Mektubumu burada bitirirken, Beni büyüten ellerinden, binlerce kere öperim Canım Aney, Kurban Aney, Can Aney....... Mehmet Atilla MARAŞ
Tüm eli öpülesi ve baştacı edilesi annelere en içten duygularla saygılar sunarım
-
rainbowalker, ben isim vermedim ama yazıda bahsettiğim kişi aslında o bayandı.bende bilemiyorum ki neye dayanarak seçtiklerini.sanırım o zaman oynamış olduğu film sayesinde bu ödülü aldı ama genede ne alaka yani diyor insan.
ve en güzel tespit gerçekten bu.çocukken ve gençken anlaşılmıyor ama yaş kemale ermeye başlayınca anne daha çok aranıyor nedense. teşekkürler...
mehmet bey, ne güzel anlatmış duygularını. bende katılmakla beraber insan gurbete gidince annesinin kıymetini daha çok anlıyor.ne kadar üzdüğünü, kırdığını farkediyor.sebepsiz yere çıkışları aklına geliyor.bin düşünüp bir defa ağzımızdan çıkmalı sözlerimiz annelerimize karşı. başımızdan eksik olmasınlar inş.
-
ANNEM OLSAYDI Annem olsaydı hiç kimse,yetim demezdi bana Arkamdan acıyarak bakmazlardı kadınlar Annem olsaydı, ben de koşardım kollarına, Ruhuma korku hüzün, veremezdi akşamlar
Annem olsaydı hiçbir dert üzemezdi gönlümü, Her mevsim gül açardı, kalbimin bahçesinde. Güneş gibi ısıtırdı yüreğimi kış günü, Hep teselli bulurdum “yavrum” diyen sesinde
Annem olsaydı kalkar oynardı düğünümde, Saygı ile öperdim yumuşacık elini, Ne kadar sevinirdi benim mutlu günümde, Eve adım atınca anneciğimin gelini.
Yine geç kaldım galiba ama.... Olsun, hani derler ya, " assolistler sonradan çıkar" Anneliğe layık olan ve ayağının altına cennet serilen anneleri tebrik ediyor, onların ellerinin değil ayaklarının da öpülmesi gerektiğini ifade ediyorum.
-
gönül pınarı, evet ya assolistler en son çıkar:))) alemsiniz gönül pınarı. geç olsun güç olmasın yeter ki. şiir için teşekkürler. harika. ama çok hüzünlü ya:( annelerin ellerinden öperiz bizde.
-
#
Faydalı bir yazı.. insanî değerlerimizi sorgulamamıza vesile olabiliyor. Benim de bir babannem var, Rabbim sağlıklı ömür versin hayırlısıyla.. kimi zaman, Allah kimseyi benim gibi ana (anne) yapmasın diye ağlayası tutar.. ben neler düşündüğünü anlayamıyorum tabi, bir garip geliyor bu duyguyu böyle yaşaması. Tabi ateş düştüğü yeri yakmakta.. anlamaya çalışıyor, tebessüm ediyorum (onun) bu hâline.
-
kazım mızrak, Allah babaannenize hayırlı huzurlu sağlıklı ömürler versin öncelikle. kimbilir neler yaşamıştır ömrü hayatında, ne çileler, ne acılar. ondandır belki de bu duruşu. bazan diyorum böyle büyükler için, onlar bizim tecrübe yığınlarımız.
bişey daha öğrendim ve şaşırmamla kaldım.Gülben Ergen hanıma 7 ayrı vakıftan, 7 ayrı kurumdan yılın annesi ödülü verilmek istenmiş, üstelik para ödülü de varmış ama hanımefendi kabul etmemiş. bu ülke ilginçler ülkesi ya.Yaşamak sa bir o kadar zor.Kime değer verileceğini bilmeyen insan yığınlarıyla dolu. gelde yazma, gelde konuşma, gelde söylenme. Ya Sabır!
|
|
<< Home |
|
|
|
|
|
about me |
gelirsin gidersin dostumsun, gelmezsin gitmezsin neyimsin |
Udah Lewat |
|
Archives |
|
Dua |
Allah’ım,
Sana tutunuyorum,
Kimsenin yere atmasına izin verme beni.
(Sadi)
|
Martı |
“Yaşamak için ne çok sebep var,” diye düşünüyor uçmanın anlamına vardıkça. Kabiliyetlerinin sınırlarını aşmak, onu yaşatan en büyük sebep. Onun için balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka sebepler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz. Becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi hür olabiliriz!
|
Böyledir |
Başkasını kıran, inciten bir insanın kendisi de bundan mutlaka yara alır.Kötülüğün oku mutlaka geri döner |
Budur |
Ne gökte, ne denizde, ne dağların içinde, ne de ormanların kuytu bir köşesinde, hiçbir yer yoktur ki, insan yaptığı fenalıktan, karşılığını görmeden, kurtulup sıyrılabilsin |
Arkadaşlar |
|
Designed-By |
|
Credite |
|
|
Yanlıs hatırlamıyorsam Pınar Altug'da yılın annesi secilmisti bu ülkede... İnsallah bu kez dogru düzgün bir secim yaparlar... ( her kim yapıyorsa artık bu secimi ? neyi kıstas alıyor acaba ? yılın annesini secme hakkı nasıl verildi ki bunlara v.s v.s diye uzar gider bu böyle... )Onların secimi de cokta umrumda sanki :)
cocukluk ve genclikte pek degilde, Yas ilerledikce annelerin kıymeti cok daha iyi anlasılıyor...
Allah onları basımızdan eksik etmesin...
Bu vesile ile de Anneler gününüz kutlu olsun...