Tuesday, May 01, 2007
DOĞMAMIŞ ÇOCUKLARIMA HATIRAMDIR
Daha ben altı yedi yaşlarında iken benden bir yaş büyük abimle sürekli olarak oynadığım bir oyun vardı.Ne hikmetse abimi genelde yenen ben olurdum.Böyle bir akıbete uğramak abimi çok kızdırmış ve kırmış olsa gerek ki, her defasında bana küserdi.Ben de bunu kabullenmemesine bir taraftan kızarken diğer taraftan da dayanamazdım ve ben haklı olmama rağmen oyunu sürekli yinelerdik.Taki o beni yeninceye ya da bir hile yapıp üste çıkana kadar.Ama şu var, ne kadar kazanırsa kazansın ben haklıydım ve bu bana yetiyordu.

Ülkemizin geçtiği bu süreçte ben durup durup bu çocukluk anılarımızı hatırlıyorum nedense.Akıldan , ilimden, irfandan yoksun siyasetçiler, akademisyenler, halkın sesine kulak tıkamış durumdalar.Her durumu kendi çıkarlarına göre yontmaya çalışan insanlar, hatırladığım anıları şu an ne kadar güldürüyorsa bunlarda öyle güldürüyor.Hadi biz kendi kendimize gülelim desekte olmuyor çünkü bütün dünya bize gülüyor.

Anlıyorum ki, ben büyümüşüm ama çocukluk oyunlarım hâlâ değişmemiş.Bir yerlerde bu oyunları oynayan insanlar hâlâ var.

Yine bir şey daha hatırlıyorum çocukluğumdan.Evimizde anlaşamadığımız bir durumda ben hemen bulunduğum yerden zıplar, bu evde demokrasi var, oylama yapacaz, en çok oyu alan kazanır derdim.Evet evimizde demokrasi vardı ve bakıyorum onca okul bitirip , devletin ve büyük mevkilerin başına geçen insanlar demokrasiden yoksun.Seviniyorum, çünkü evimizde hâlâ demokrasi var.

Hiçbirşeyi düşünmüyorum, bu yaşananları, bu süreci, çocuklarıma ve torunlarıma nasıl açıklayacağımı düşünüyorum.Zamanım için, kendime güldüren bir nine olmak istemiyorum.Bu kadar demokrasiden dem vururken , öyleyse bu kadar karmaşa ve kargaşa neden oldu diyecek bir çocuğa ne cevap vereceğimi şu andan itibaren kara kara düşünüyorum.
Beş yaşındaki kuzenimin “bu ne kadar kavga ediyorlar” serzenişine bile çare olamazken...

Bu yazdıklarım burda bulunsun ki, beni dinlemeden, okumadan yargılamasınlar.Bugün pek çok kişinin düştüğü hataya düşmesinler.

Her şeye rağmen, her şeyde bir hayır var inancıma sığınıyorum.
Vardır elbet…

Labels:

posted by suveyda @ Permalink ¤9:46 PM  
3 Comments:
  • At 5:54 PM, Anonymous Anonymous said…

    Hayırlı Günler
    Cumhuriyet korumak adına Cumhuriyeti ve demokrasiyi katl edenleri önce Allaha sonra tarihe havale ediyorum
    Herkesin bir hesabı var
    Bir de Allahın hesabı var
    Allah hiçbir zaman zülme ve baskıya müsaade etmez
    Her insan kendi kazdığı kuyuya birgün düşer..
    Mevla görelim neyler neylerse güzel eyler...
    Mevlam isterse tüm şerleri hayr eyler...
    Rabbim bu milleti şerir cazgır ve zalim ikiyüzlü çifte standartlı insanların şerrinden muhafa etsin
    Bu arada ahmak dostlara da şuur ve basiret ihsan etsin
    Ümitvar olunuz yarın çok güzel olacak İnşallah...
    Sevgi ve kardeşliğin tüm gönüllere hakim olması temennisiyle
    Saygılarımla

     
  • At 8:52 PM, Blogger Gönül Pınarı said…

    Allah'ın selamı üzerinize olsun efendim.

    Son günlerde ülkemizde yaşananlar tam bir kara mizah tiyatrosudur. Gülmek mi, ağlamak mı gerekiyor bilemiyorum.

    İyi veya kötü, 27 yıldır uygulanan bir anayasa var. Türkçe olarak kaleme alınmış, Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetim şeklini düzenliyor. Ama anayasadaki hükümleri hukukçular bile bir türlü çözemiyorlar. Mübarek sanki bir hukuk nizamı değil de, bilmece metni gibi. Anlı şanlı proflar, bir maddeyi ele alıyorlar, birisi aynı madde şunu ifade ediyor derken, öteki "hayır efendim, burada şunu demek istiyor" diye itiraz ediyor. Anayasa maddesinin anlaşılması için anayasa mahkemesine gidiliyor. Burada da hakimlerimiz tam bir görüş birliğine varamıyorlar. İki üye şöyle anlıyor, yedi üye böyle anlıyor. Yani anayasa hukukçuları da aynı maddeyi değişik şekilde tercüme ediyorlar. Dünyanın başka bir yerinde böyle bir komedi veya trajedi yaşanıyor mu, bilemiyorum yani,
    Bir de anayasa ve yasalar zamana ve şahsa göre de farklı yorumlanabiliyor. Dün şöyle uygulanan bir hüküm, bugün böyle uygulanıyor. A şahsı için hiç bir engel getirmeyen bir madde, B şahsı söz konusu olduğunda aşılmaz bir engel olarak karşısına çıkıyor. Anlı şanlı hukukçularımız da böyle bir komediyi ciddi ciddi oynuyor ve de OYLUYOR lar. Millet de böylece oyalanıyor.
    Anayasa hükümleri zamana ve şahıslara bağlı olarak anlam kazanıyor. Bir zamanalar hiç kimsenin aklına gelmeyen hükümler, bugün hatırlanıyor ve " bu madde şunu demek istiyor" diye itiraz ediliyor.
    Bunu diyenler ise, " acaba millet ne diyor, milli irade ne istiyor" diye sormuyorlar. Çünkü milletin istekleri ile kendi menfaatleri taban tabana bir zıtlık arzediyor.
    Türkiye Cumhuriyeti Devleti, dört temel esas üzerine bina edilmişti. "DEMOKRATİK, LAİK, SOSYAL VE HUKUK DEVLETİ"
    Ama küçük bir azınlık, büyük bir cerbeze içinde, "LAİKLİK TEHLİKEDE" diye ortalığı velveleye veriyor. Halbu ki asıl demokrasinin canına okuyor, hukuk devleti zayıflatılıyor, sosyal ve ekonomik meydana geliyor ama onlar sadece laiklik diye tempo tutuyorlar.
    Allah basiret ve feraset versin diyoruz.
    Mehmetabi doğru söylüyor. Biz ümitvarız. İnşallah Cenabı- Hak yakın zamanda nurunu tamamlayacaktır.

     
  • At 3:35 PM, Blogger suveyda said…

    mehmet bey,
    aslında mehmet bey, ben çok ümitvarım.yapılan haksızlıklara ki parti, siyaset, kişi meselesi değil bu, sonuçta ortada haksızlık var sırf buna tepki göstermek adınaydı bu yazı.
    ilerde tarih bugünleri utançla yazacaktır.ama bugünlerde geçecek.inş ülkemizin için en hayırlısı olacaktır.
    sizede hayırlı günler ve teşekkürler yorumunuz için.




    gönül pınarı,
    aleykum selam efendim.
    gönül pınarı, aslında konuyu o kadar güzel özetlemiş ve gülermisin ağlarmısın lafıyla o kadar güzel bağlamışsınız ki üstüne diyecek söz bulamıyorum.
    bugün yapılan bu haksızlıklara tepki göstermeyen, hatta hala üzerine çullanmaya devam eden ve akla hayale gelmeyecek türlü türlü senaryo üreten ve hala su üstüne çıkmaya çalışan insanlar bir gün gelince anlayacaklar mı çok merak ediyorum.
    ve şunu malesef anlamıyorlar ki, bu parti meselesinden çıktı artık, hak hukuk meselesi olmuştur.
    bu konuda engin ardıçın çok güzel bir yazısı var.artık nasılsa millete indi herşey, gereken cevap orda verilecektir.bu saatten sonra bize dediğiniz gibi ümitvar olmak düşüyor.
    teşekkürler gönül pınarı yorum için.

     
Post a Comment
<< Home
 
 

about me
gelirsin gidersin dostumsun, gelmezsin gitmezsin neyimsin
Udah Lewat
Archives
Dua
Allah’ım, Sana tutunuyorum, Kimsenin yere atmasına izin verme beni. (Sadi)
Martı

“Yaşamak için ne çok sebep var,” diye düşünüyor uçmanın anlamına vardıkça. Kabiliyetlerinin sınırlarını aşmak, onu yaşatan en büyük sebep. Onun için balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka sebepler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz. Becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi hür olabiliriz!

Böyledir

Başkasını kıran, inciten bir insanın kendisi de bundan mutlaka yara alır.Kötülüğün oku mutlaka geri döner

Budur

Ne gökte, ne denizde, ne dağların içinde, ne de ormanların kuytu bir köşesinde, hiçbir yer yoktur ki, insan yaptığı fenalıktan, karşılığını görmeden, kurtulup sıyrılabilsin

Arkadaşlar
Designed-By

Visit Me Klik It
Credite
15n41n1