Wednesday, January 24, 2007
MUMLAMAK DESEK ŞUNA;)
Lisedeyken hem en yakın hem de sıra arkadaşım olan kişi onur kurulundaydı.Ondan çok duyardım bu mimleme olayını.Okulda bunu mimledik, şunu mimledik derdi.Hiç hoşuma gitmezdi yaptığı ama görev icabıydı yaptığı sonuçta:)İşte o gün bugündür bu mimleme olayına bir antipatim olmuştur.Şimdi de ibn-i sina mimlemiş bizi.İyi niyetle yapılmış olduğundan tebessümle karşılık veriyorum, yoksa mitte çalıştığını düşünmüyorum ibn-i sina:)

Hakkımızda bilinmeyen beş şeyi paylaşacakmışız.Kendim hakkında konuşmaktan hiç hazetmesem de, hatta konuşmaktan da hazetmesem de, ki bu garibana işyerinde çalışanlar, evde kardeşi, dışarda arkadaşları yüzünden konuşma fırsatı pek verilmiyor olsada(kimbilir bloğuda ondan açmıştır bu:) ), sana bir güzellik yapacam ibn-i sina, hatta her şey senin gül hatrın için , hatta ve hatta bir bonus daha ekleyip altı tane yazacam:)Anneme sordum, benim hakkımda beş şey söyle diye:iki elin iki gözün var dedi ama sanırım aranan cevap bu değil;)

1-Suveyda, üç şeyden hiç mi hiç hoşlanmaz.Bunlar; yalan, el şakası ve bekletilmek.Bunlardan bir tanesi dahi olsa başına gelince sinir katsayısı birden tavan yapıyor, hipersinir bir insana dönüşüveriyor. Küfürbazlar, iki lafın arasında yemin edenler, ukalalar, kaba insanlar da sinirlendirmek için birebirdir Suveyda için.Ben böyle değildim yaşarken oldu:)


2-Suveyda, aile içerisinde baskın bir kişiliğe sahiptir.Aile de alınan bütün kararlarda parmağı vardır.Ailedekilerin giydiklerine dahi karışır.Aile babası bişey demediği halde annesine de çok karışır.Hatta lise yıllarında, eve gelince annesini evde bulamadığı zamanlarda hemen arayıp eve getirme diye vukuatları vardır.Bu kız, erkek olsaydı şayet, kız kardeşini dışarı salmazdı gibi ütopik düşüncelerede sahiptir..Ama Suveyda bunların hepsini koruma iç güdüsüyle yaptığına inanıyor.Kardeşime, katı abla olduğum imajı yüklemeye çalışanlar olsada umurumda değil.Duyurulması gereken ilgili şahıslara duyurulur:)


3-Kolay kolay kimseye güvenmez.Güvendiği zaman yapamayacağı yoktur derecesinde ekstra large yüreği olur.Çok sever, çok sabreder, sinir bozucu bir sabrı vardır fakat bardağın taşıran son damlada asla geri dönmez.İpleri kopartır, arkasına bile bakmaz.Hiç yaşanmamış gibi siler hayatından.Suveydaya yanlış yapmaya gelmez, ha bide çok inatçı olduğunu söyleyenlere de bir çift lafı vardır. “Kimse zorla bana bişey yaptırmasın canım, ben kimseyi zorluyor muyum”


4- Suveyda hayvanlardan hiç hoşlanmaz.Hiç bir zaman evde kedi, köpek, kuş besleme hayali olmamıştır, olacağıda yoktur diye de büyük konuşur.Bir zamanlar kuş beslemiş olsalarda bir gün olsun elini sürmemiştir.Evinde timsah besleyen insanlara şaşırmanın ötesinde iticilikle bakmıştır.Tek sevdiği hayvan kuzulardır.Ona da bir kez olsun bakmıştır.Çok sevimli oluyorlar, büyüyene kadar ama. Aksine bir sürü hayvan oyuncağı var.Ayılar, köpekler, kediler, bebekler, değişik oyuncaklar.Hatta o kadar abartmıştır ki durumu, odada bunlar yüzünden yatacak yer yoktur.Eve her gelenin “bu evde bebek mi var” sorusuna muhatap olmak da cabası.Ah ahhh şimdiki çocuklar hiç oyuncaklarının kıymetini bilmiyor diye de arada hüzünleniverecek kadar da sulu gözdür.


5-Önceden çok büyük hayalleri vardı.Hep isterdi.Artık büyük hayaller kurmuyor, hep hayırlısını istiyor.Bunun farkına vardığı gün kendini tebrik etmişti.Çabuk sıkılıyor, dinlediği müzikten(türküler kesinlikle hariç), yediğinden, gezdiği yerlerden, izlediklerinden,(bir film ne kadar güzel olursa olsun ikincisini izlemez), televizyonuda zaten sürekli zaping yaparak izler.
Yıllar sonra Allah nasip kısmet ederse, bir göl kenarında battaniyeye sarılmış, kahvesini yudumlayan yaşlı bir nine olunca, torunlarını izlemek ve börekler , kekler yapıp onlara sarılıp uyumayı düşlüyor.Gözlerini kapatınca “hayatımın en iyi tercihini yapmışım demeyi” unutmayarak.



6-Suveyda, arabada arkada oturmayı hiç sevmez.Çayına su katar, kahvaltı dahil her yediği arkasından su içer ve üç dişli çatallardan hiç hoşlanmaz.Kapıdan uğurlanıp, kapıda karşılanmak ister, anahtarı olsa da kendi açmaz, uzun uzun zile basar.Herkes bilir Suveyda'nın geldiğini.Yemek ve pasta yapıp milleti toplamak yaptığı en güzel şey.


Şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere:).Ben aslında herkesi mimlemek istiyorum , nasılsa bir kural yok bunun için, yaşasın:).

Hazır Süleyman’ın mührü elimdeyken davete icabet ederlerse emircan, baver, kayhan, kazım mızrak,suat saygın beyleri, cadı ve aşk-i beka hanımları mimlemek istiyorum.Mumlamak diyelim, aydınlanmak yani:)

Ladybird seni de mimlemek isterdim ama, uçurtma uçurmaya gitmişsin, gidiş o gidiş:)Sorun değil beni duyuyorsun nasılsa, ben öğrenirim gene öğrenmek istediklerimi:)
Hala bu mimlemek kelimesinin itici olduğunu düşünüyorum ama.

Evet komşularım sahne sizindir, izlemenin daha keyifli olduğunu düşünmüşümdür hep.Kendimden bahsetmeyi sevmiyorum demiştim demi, bide sevseydim ne olacaktı düşünemiyorum:)

Sevgilerle ibn-i sina:)
posted by suveyda @ Permalink ¤8:57 AM  
12 Comments:
  • At 12:16 PM, Blogger Bâd-ı Sabâ said…

    @

    Kâzım Mızrak bu tarz kollektif oyunları hiç sevmez, yalnız kalmayı ve dağların arkasında acaba ne var diye düşünmeyi sever..

    Köy evinde yaşamayı değil ama, turizm olsun diye konaklamayı sever.. hele hele rüzgarın pencere aralıklarından sızan sesini ! ve gece yarısı pınarın kenarındaki ağaçlara tünemiş kuşların nameğlerini ! duymaya bayılır.

    Araba kullanmayı hoş bulur, ama arka koltuğun sağ tarafında keyif sürmek ona daha çekici gelmektedir.. hem böylelikle şöföre yavaş git, kasislere dikkat et diye gönlünce sataşabilmektedir :D

    Düşmanı yoktur, sevdiği çoktur... masal gibi oldu :) sevdim bu ifadeyi.

    Hmmm, ne diyordum ben.. evet bu tarz oyunları sevmez Kâzım. Bu sebeple geçmiş yıllarda katıldığı sobe oyunlarını bir yanılgı olarak görmekte, ve yeni oyunlara katılmamayı milli bir ödev saymaktadır.

    Herkese selâm ederim..

    Haa bi de Kâzım Mızrak, tek kelime ile harika bir insandır. Buna itirazı olan var mı ? dünya gözüyle bi göreyim bakıyim :o) sonra arkamdan konuşulmasın, hakkımı helal etmem..

    Kendisi siyasetle ilgilenmeyi bir sorumluluk olarak görür, siyasi görüşü muhafazakar olup; görüşü hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır düsturuna hizmet eder.

    Balıklardan Lepisteslere gıcık olur, çünkü güzelim Japon balıklarına gün yüzü göstermemişlerdir.. meğerse bunlar, ayrı türdenlermiş.

    Kâzım bey şu sıralar, Türkiye'yi tehdit eden su sıkıntısına çözüm düşünmekteymiş. Bir de kışın peyda olan hava kirliliğine...

    Kendisi aynı zamanda bir bilim adamıdır, çook zekidir.. zaten işte bu sebeple de ders çalışmaz, ödev yapmaz, ve bir türlü de üniversite bitirip iş güç sahibi olamaz.

    Kaç etti.. ben saymadım :)

     
  • At 9:18 PM, Blogger cenkunal said…

    Eskiden sobeleme diye bir şey duymuştum ama bu mimleme de nerden çıktı ki?
    :-)
    Hadi kolay gelsin bakalım mimlenenlere.Gerçi Kazım Bey,burdan cevabını vermiş zaten.

     
  • At 11:24 PM, Blogger Bâd-ı Sabâ said…

    @

    Teşekkür ederiz Cenk abi, iyi dilekleriniz için..

     
  • At 9:38 AM, Blogger suveyda said…

    kazım bey , teşekkür ederim cevap verdiğiniz için.
    sanırım bir dahi ile karşı karşıyayız:)
    su sıkıntısına çözüm aramnıza sevindim, biraz daha acele etseniz iyi olur yoksa durum kötüye gidiyor.
    hadi biz coğrafi bölge olarak biraz daha şanslı sayılma ihtimalimiz yüksek ama diğer mekanlarda yaşayanlar için acil çözümler lazım.

    bekliyoruz, size güveniyoruz, merak da ediyoruz:)



    cenk bey, keşke sizi de mimleseydim.tüh:)

    umarım bidaha böyle durumlara maruz kalmam, maruz kalanları izlerim:)


    kazım bey sizde cenk beyi mimlesenize.pek ısmarlama oldu buda ama:)

    aslında düşünüyorum mimlemek yerine daha güzel bir ifade bulunabilirdi.

     
  • At 9:55 AM, Blogger CaDı said…

    Süveyda, ben senden önce Yağmurdamlasının beni mimlemiş! yani sobelemiş olduğunu görüp cevap verdim;) Hiç sobelenmedim diye sevinirken, herkes beni sobelemiş yaw:)) Halbuki ben içtiğim suya kadar yazıyorum zaten, geveze Cadı iyi günler diler efenim, sevgileerrr...

     
  • At 11:15 AM, Blogger Bâd-ı Sabâ said…

    Çalışmalarımız sürüyor Süveydâ, inancımı kaybetmedim henüz.. inanç da olmasa zaten hepten yıkıldığımızın resmidir.

    Çok meşhur bir söz şöyle der: İnsanalrın umutlarını yıkmayın, belki sahip oldukları tek şey odur..

    Geneli düşünerek yazdım bu sözü.. kendimizden pay biçelim. Bir yudum suya, bir tabak çorbaya ihtiyacı olanlar vardır.. Belki yerine göre yüzüne bakmadığımız 1 YTL'ye ihtiyacı olanlar vardır.

    Duâ edelim.. inşâ Allah Rabbim onlara müjdeli haberi tez yetiştirir. Bizler de aklımızı başımıza devşirelim inşâ Allah.

    Kendimi çok suçlu hissediyorum çoğu zaman.. ve sabırla bekliyorum, ben ne için yaratıldım'ı görebilmek adına.

    * * *

    Cenk abiyi sobeleyemem, bu oyuna katılmama konusunda anlayış bekliyorum sizlerden. Cenk abi tamam da, peki Emir Can bey ??? Ya Gönül Pınarı !!!! birini diğerinden ayıramam.

    Belki esas sebep de buydu, konuyla ilgilenmiyor olmamım.. Meselâ burada ismimi görmemiş olsaydım, üzülürdüm.. ama, var işte sonuçta. Peki ya sizi sevip sayan diğer blog yazarları? onların isimleri nerede..

    Kendimi onların yerine koyup teessüf bildiriyorum.. Bu da benim meselem işte, bilmem anlatabildim mi ;)

     
  • At 11:52 AM, Blogger suveyda said…

    cadı,
    gördüm, görmemle şok oldum dermişim:)
    yediklerin içtiklerin sana kalsın o zaman gezip gördüğünü anat, onuda yapıyon, dört dörtlük blogger seni:)



    kazım mızrak,
    tekrar yeniliyorum düşüncemi kazım bey, düşüncelerizi bekliyoruz inş.
    herşeyin başı inanmak değil mi zaten?

    ....

    mimleme konusunda üzülecek, teesssüf edecek bir durum yok.O anki durumla yazılan isimlerdi.Listeyi uuzn tutmak hatta bütün isimleri yazmak isterdim ama abartıp kaş yapayım derken göz çıkarmayayım dedim.
    tekrar teessüf edecek durum yok diyorum, ki listede bulunanlar zaten önemsediğim insanlar.

    ayırıp ayırmama düşüncesi yanlış pencereden bakılan bir düşünce.herkesin yeri ve önemi ayrı.olaya o şekilde bakmayalım lütfen:)
    labirente girer çıkamayız bidaha.

    bu kadar mutluyken ne diye üzülecek durumlar buluyorsunuz kendinize şimdi:)

     
  • At 11:52 AM, Blogger İbn-i Sina said…

    Sevgili Suveyda,
    katılımın için çok teşekkür ederim.
    MİT mi.. Hmm iyi fikir aslında :)

    Muhabbet baki, sevgi karşılıklı.

    Bi de, bi de.. seni diktatör abla seni :P

     
  • At 11:57 AM, Blogger suveyda said…

    ibn-i sina,
    haçan yaptık bişey işte, bidaha olmaz temennisiyle:)

    ben böyleyim ibn-i sina, beni seven böyle sevsin:)

    sevgilerimi yollamıştım, senin yanındalar.

     
  • At 4:16 PM, Blogger Bâd-ı Sabâ said…

    @ Süveydâ

    [ tekrar yeniliyorum düşüncemi kazım bey, düşüncelerizi bekliyoruz inş.
    herşeyin başı inanmak değil mi zaten? ]


    afedersin.. ne demek istediğini anlamadım... şuan çok meşgulüm. neye isdinaden düşünceni yeniliyorsun, ve hangi konudaki düşüncelerimizi bekliyorsunuz?

    atıf yaptığınız yeri hatırlatınız, veya alıntılayınız...

    Teşekkürler,

    * * *

    nezaketle açıklama yaptığınız için de teşekkür ederim, bakın sayemde onca insanın kalbini kazandınız, buna ! inanıyorum ben..

    ne kadar güzel bir insanım ben yâ Rabbim, böyle hayırlara vesile oluyorum işte..

    tamam, ne iyi ettik konuşmakla.. kalbimizde olanları söyledik... yalan da, riya da kalmadı..

    elhamdülillah,

     
  • At 12:08 AM, Blogger suveyda said…

    kazım bey , su hakkında çözümleriniz bekliyoruz demek istedim.


    ........

    herkes başka bir alemdir, siz bambaşka bir alemsiniz:)

     
  • At 4:51 PM, Anonymous Anonymous said…

    Mimlenmek mi?o da ne?Yakında geliyorum:)

     
Post a Comment
<< Home
 
 

about me
gelirsin gidersin dostumsun, gelmezsin gitmezsin neyimsin
Udah Lewat
Archives
Dua
Allah’ım, Sana tutunuyorum, Kimsenin yere atmasına izin verme beni. (Sadi)
Martı

“Yaşamak için ne çok sebep var,” diye düşünüyor uçmanın anlamına vardıkça. Kabiliyetlerinin sınırlarını aşmak, onu yaşatan en büyük sebep. Onun için balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka sebepler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz. Becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi hür olabiliriz!

Böyledir

Başkasını kıran, inciten bir insanın kendisi de bundan mutlaka yara alır.Kötülüğün oku mutlaka geri döner

Budur

Ne gökte, ne denizde, ne dağların içinde, ne de ormanların kuytu bir köşesinde, hiçbir yer yoktur ki, insan yaptığı fenalıktan, karşılığını görmeden, kurtulup sıyrılabilsin

Arkadaşlar
Designed-By

Visit Me Klik It
Credite
15n41n1