Monday, January 22, 2007
ADAM OL, OKU!
“Oku, adam ol!” sözünde bir terslik var gibi geliyor bana.En azından bu sözün anlamını tahrif ettiğimizi düşünüyorum.Şöyle ki:

Sanki adam olmanın okumaktan başka yolu ve çaresi yokmuş gibi bir anlam yüklüyoruz bu söze.Oysa adam olmadan okumak, kişinin cehaletini mürekkep hale getirmekten başak bir şeye yaramıyor.
”Bilmez, bilmediğini de bilmez” kategorisinde ki milyonlarca insan bu tespitin canlı şahidi olarak yeryüzünde dolaşıp duruyorlar işte.

Her fırsatta kitaba, dergiye, olmazsa televizyona, bilgisayara saldıran insanların pek de sağlıklı olmayabileceği zehabına kapılıyorum bazen.Bu da bir tür tiryakilik.Okuma hastalığı…Malumat edinme hastalığı demek daha dakik bir ifade olacak.Çünkü okumak, onu doğru tanımladığımız takdirde en büyük erdemlerin başı…

Kitap
“Oku!” diyor önce.Fakat hitap, “okumak bilmeyen’e”..”Ben okumak bilmem!” diyor ilk muhatap…Hatip “Oku!” diyor bir kez daha.Muhatap bir kez daha tekrarlıyo: “Ben okumak bilmem ki!”.Hatip “Oku!” diyor.Muhatap, tasavvurundaki “okumak” tanımını değiştiriyor bu kez…Bir daha, “okumak bilmem!” demiyor.Artık hep okuyor.

İnsan okumak bilmeyince, kitaplar ve her tür malumat aracı,
“okumak”ın önündeki en büyük engele dönüşüyor.Garip ama; insanların okudukları kitaplar, seyrettikleri filmler, tiyatrolar, kaleme aldıkları makaleler, katıldıkları sempozyumlar, hazırladıkları tezler, yazdıkları romanlar, hikayeler, şiirler…
Hepsi onların cehaletlerini katmerleştirebiliyor.Kat kat cahil oluyorlar okudukça.

Her fırsatta bir şeyler okuşturan (tıkıştıran gibi) insanlar vardır.Genellikle gıpta ile bakılır onlara.Adam(kadınlar da adam olduğu için ayrıca zikretmiyorum) evde, iş yernde, metroda, tramvayda, otobüste mutlaka bir şeyler okuşturuyorlar.Hani
“okuma alışkanlığı” diyorlar ya…Bu, zararlı bir alışkanlığa dönüşebiliyor bazen.Adam yemek yerken, ekmeğin sarıldığı veya sofraya serilmiş gazeteyi okuyor; Rainman filmindeki Dustin Hoffmann gibi, telefon rehberini hatmediyor; bilumum ilaç prospektüslerini, kullanım kılavuzlarını, klasik ve yeni çıkmış ve kıyıda köşede kalmış romanları okuyor..Hazır yakalamışken bir önerim olacak: Yılda bir ay yazılı, basılı, görsel, işitsel enformasyon taşıyıcı nesnelerden uzak kalsınlar.Belki bu sayede, hayatın bir iki rengine aşina olma fırsatını yakalayabilirler.

Bir zaman Ezher Şeyhliği (İmam-ı Ekber) makamında da bulunan büyük düşünür el-Behiy, bir misafiri Ezher Camiin’nde gezdirirken öğrencileri işaret ederek şöyle demiş
:”Bunlar, Hindistan’daki keçilere benzerler: Kağıt cinsinden ne bulurlarsa yiyip yutarlar”.Üstad haklıydı.Çünkü “şark” bilgiyi üretmiyor, tüketiyordu.Garp cephesi de pek iç açıcı sayılmaz.

Doğudan batıya gidenler genellikle batılıların okumaya düşkünlüğüne bakıp imrenirler.Oysa dehşete düşmek gerek.Çünkü insanlar her sabah metroya binerken en az iki gazete alıp okuyorlar iş yerlerine vasıl oluncaya kadar.Gazeteler genellikle ücretsiz dağıtılıyor.Doğrusu her sabah şahit olduğum bu manzara, bana Orwell’in 1984’ünü hatırlatıyor.İnsanlar gazete, televizyon, radyo, kültür gibi araçlar marifetiyle uyuşturuluyor, uyutuluyor.Nabi Avcı’nın deyimiyle
“enformatik cehalet” bu…Diktatörler “korkut yönet” felsefesini uyguluyorlar, demokratlar ise “eğit ve yönet”. Al birini, vur ötekini…

En büyük çelişkilerimizden birisi de bilgi ile eylemin, ilim ile amelin arasını açmamızdır.Ebu Hanife,
“Bilmek, yapmaktan başka bir şey değildir” diye tanımlamıştı bilgiyi.Tutamayacağınız öğüdü almak neye yarar ki?İçmeyeceğiniz şurubun prospektüsünü ezberlemek neye yarar ki?Adam olamamışsak, niye okuruz ki?

Adam olmuşsan; adam olma niyetin, istidadın, hedefin varsa oku!Adam olmadan, adamlığa niyet etmeden okuyanlar bir tür kalpazanlık yapmıyorlar mı aslında?Adam olamayışın açığını okumakla, eylem eksikliğini malumat ziyadesiyle sıvamaya çalışmıyorlar mı gerçekte?

Ne demişti Seyrani:

“Gönül kitabından okur
Eline kalem almadı”

(Fatih Okumuş-Cennetim Olur musun)
posted by suveyda @ Permalink ¤12:06 AM  
12 Comments:
  • At 8:50 AM, Anonymous Anonymous said…

    OKUMAK

    İlim ilim ilmektir
    İlim kendin bilmektir
    Sen kendini bilmezsin
    Ya nice okumaktır

    Okumaktan murat ne
    Kişi Hakkı bilmektir
    Çün okudun bilmezsin
    Ha bir kuru emektir

    Okudum bilidim deme
    Çok taat kıldım deme
    Eğer Hak bilmez isen
    Abes yere yelmektir

    Dört kitabın ma'nisi
    Bellidir bir Elifte
    Sen Elifi bilmezsin
    Bu nice okumaktır

    Yigirmi dokuz hece
    Okursun uçtan uca
    Sen Elif dersin hoca
    Ma'nisi ne demektir

    Yunus Emre der hoca
    Gerekirse bin var Hacca
    Hepsinden iyice
    Bir gönüle girmektir
    YUNUS EMRE

    Yunus ne güzel söylemiş
    Allah ondan razı olsun

    Herkese Merhaba
    Yaşam gayemizin ne olduğunun şuur ve bilinci ile ilim tahsil etmemiz ve öğrendiklerimizle bizi yaratan Rabbimizi hakkıyla tanımamız ve O'na mutlak itaat etmemiz temenni ve dileklerimle
    Hayırlı sabahlar ve haftalar diliyorum

     
  • At 11:10 AM, Blogger Bâd-ı Sabâ said…

    Deklârasyon: Kale, içerden yıkılır...

    SAYIN GOZGUMISALI.BLOGSPOT.COM YAZARINA,

    Arkadaşlar,

    Son günlerde www.ataturkcudusunce.wordpress.com
    sitesinde kendilerini Atatürkçü Düşünür olarak tanıtan birileri,
    dine ve başörtüsüne karşı çirkince sözlü sataşma
    ve saldırılarda bulunuyorlar.

    www.kemalist.org sitesi bu arkadaşları dinci olmakla
    ve provakasyon yapmala itham etti. Açılan forumu kitlediler.

    www.kemalistler.net forum sitesi de aynı şekilde,
    açılan forumu kilitleyerek, bir anlamda ilgili kişilere
    yol gösterdiler.

    Anlaşılacağı üzere Kemalist zihniyetin savunucuları,
    bu blog yazarlarını sahiplenmiyorlar. Bizim de dini inançlarımıza
    saldırıyorlar.. Kimin şahsında peki? Atatürkçü Düşünce
    şahsında..

    Muhafazakar kesim, Atatürkçü Düşünceye ve Sol
    görüşe karşı nefretle düşman edilmek isteniyor olabilir.

    Aynı şekilde, Sol kesim de, bu blog yazarlarının
    haddini aşmış gaye ve emellerine alet ediliyor ve
    bizlere karşı kışkırtılıyorlar.

    Ülkemiz üzerinde kirli oyunlar düzenleyen, hesap
    sahiplerine fırsat vermeyelim.. ve dahi, güya kendisini
    akıl sahibi sanan kara cahillere...

    Kemalist olabilir insan, veya bir Sol görüşü savunuyor
    olabilir; ama bu insan aynı zamanda bir Müslüman da
    olabilir pekâlâ. Kavramları karıştırmayalımm.. Yurt içinde
    birlik ve beraberliğimi sağlamak zorundayız..

    Kale, içerden yıkılır kardeşlerim.. Uyanık olalım...

    Kâzım Mızrak

    22.01.07 10:13

    Konu hakkında, ismimle yazıyorum. Bloğumun adresi,
    http://mizrak.web.tr/2007/01/deklrasyon-kale-ierden-yklr.html
    Bu münasebetle, sizlere yukarıdaki deklârasyonun
    sorumluluğunu aldığımı beyan ediyorum..

    Konu hakkındaki düşüncelerimi bloğumda yazdım, aşağıdaki
    bağlantıyı takip edebilirsiniz.

    http://mizrak.web.tr/2007/01/atatrk-dnce-madurluu.html

     
  • At 1:56 PM, Anonymous Anonymous said…

    Önümüze gelen veya elimize geçen her mevkuteyi okumak zorunda değiliz. Tıpkı önümüze konan her yemeği yemek zorunda olmadığımız gibi.
    İlim öğrenmek için yıllarca tahsil yapıp ciltlerce kitap ezberlemek yetmez elbette. Öncelikle insanın kendini okuması gerekir. "Ben kimim, nerden geldim, nereye gidiyorum" suallerinin cevabını bulmak için lisans üstü eğitim yapmaya gerek yoktur.
    Bir zamanlar Kastamonu'da lise talebeleri Bediüzzman'a soruyorlar, " öğretmenlerimiz bize Allah'tan bahsetmiyorlar, bize Allah'tan bahseder misiniz?"
    Üstad da der ki, " Okuduğunuz fenlerden her bir fen mütemadiyen Allah'tan bahsediyorlar, siz de öğretmenleri değil, fenleri dinleyi" dedikten sonra, astronomiden, tıptan, elektrikten örnekler vererek her ilim dalından Allah'a giden bir yol olduğunu anlatıyor.
    Yani kâinat kitabın okumasını bilen bir çok bilgiye kısa yoldan ulaşmış demektir.
    Gönül gözü ile okumak, kalp kulağı ile dinlemek de ilmin en yüksek basamaklarına ulaşmanın yollalarıdır.

    Kâzım Kardeşimin hassasiyetini anlıyorum. Ama bunlara cevap vermek için onların seviyesine inmeye gerek yok diyorum. Muhatap alınacak tipler değiller.
    Zaten söz ve yazıları da hiç bir kesimden destek bulmuyor. Başörtüsüne karşı kampanya açamaya yeltenen zavallı zaten bu teşebbüsten vaz geçiyor ve özür diliyor.
    Diğer avanelerin divanece sözlerine ise cevap vermeye bile gerek yok. Hiç muhatap almasak daha iyi olur bence. Muhatap aldıkça kendilerinde bir güç olduğunu zannederler. Kendi hallerine bırakmak daha doğru olur diye düşünüyorum.
    Rabbim ıslah eylesin. Islah olmayanları da bildiği gibi yapsın.

     
  • At 6:23 AM, Blogger bahar said…

    suveyda tesekkurler guzel bir post olmus. benim de burada gozlemledigim, tv ve populer kitaplar - roman tarzi cok cok yaygin amerikada , genel halk arasinda... kaliteli okuma yapan insanlar geneldeunv.cevreleri, ilgili meslekler, vs...bilgi kaynaklari eglenceli ve interaktif olursa ilgi cekebiliyor genc nesil icinde de...

     
  • At 8:43 AM, Blogger Bâd-ı Sabâ said…

    @ Gönül Pınarı

    Konuya karşı getirmiş olduğunuz yorumu, dün gece okumuştum efendim.. kendi adıma faydalı buldum. Teşekkür ediyorum, sağolun.

    Genel olarak yapılan yorumlar, karşıyı ciddiye almayın şeklinde oluyor..

    Ekşi Sözlük de konu ile ilgili bir sayfa hazırlamış :)

    Burdan buyrun,

    [ türbana hayır kampanyası ]

     
  • At 10:25 AM, Blogger suveyda said…

    mehmet bey,

    sanırım yıllardır dilimizden hiç eksik olmayan bu dörtlüğü ve akabinde bütün şiiri hatırlatmanız çok güzel olmuş.
    bu yazının yanında ikiz gibi durmuş.
    "İlim ilim ilmektir
    İlim kendin bilmektir
    Sen kendini bilmezsin
    Ya nice okumaktır"

    en güzel şekilde anlatmış olsa gerek bu dörtlükte.
    ve Yunus çok güzel demiş.
    dilekleriniz için teşekkürler mehmet bey, bilmukabele inş.




    kazım mızrak,
    kazım bey, teşekkürler bu hassasiyetiniz için.genelde bu konuda bayanlar hep yalnız kalıyorlar düşüncesi hakim olsa da sizin olaya hakimiyet sağlamanız, cevap vermeniz en azından kale almanız güzel diye düşünüyorum.
    baktım, bakıyorum içler acısı durum.ne taraftan tutsan elinde kalır cinsten.aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık durumları.velhasıl, elle tutulur hiç bir sağlam tarafı yok bu düşüncelerin.kokmuş, çürümüş yemek getirmişlerde sunmuşlar bize gibi geliyor.

    ha bide,

    ebu süfyan ölmedi, ebu cehil kıtalar dolaşıyor.





    gönül pınarı,
    daha çok okıuyoruz ama daha çok kültürlenmiyoruz, çok şeyler biliyoruz ama yapmıyoruz.bildiklerimiz eylemlere dönüşmüyor nedense.
    dualarımızda yer alan o ifade en kayda değer ifade olsa gerek "ALLAH'IM FAYDASIZ İLİMDEN SANA SIĞINIRIM"
    anlattığınız olay çok manidar.Zaten herşey de O yok mudur?Bize düşense farkındalık.
    okuyan cahillerrden olmamak duasıyla.ki biliyoruz ki "okumak cahillik alır, eşeklik baki kalır"




    kazım mızrak,
    kazım bey yaşanan bu olaylara inat çok güzel bir haberim olacak.dün markete gittim.bir kız var etrfata, hem tanıyorum, hem tanıyamıyorum.o bana bakıyor ben ona.tabi sonra öğrendim ki o benden bekliyormuş ilk hareketi.veee ben şşaırmış bir vaziyette "innamıyorum ya" gibi bir cümle sarfetmiş bulundum.
    anladığınız üzere arkadaşım kapanmıştı.
    benim dün aldığım en güzel haberdi.
    Allah daim eder inş.

    onun için onlar ne yaparlarsa yapsınlar.karıştırmaktan başka bişey değil milletn kafasıını.ki o kadar abartmışlar ki durumu tommiks kitaplarında bile bu kadarı yoktur.inandırıcılığını zaten düşünce aşamasında kaybetmiş.
    ancak gülerler bunlara.

     
  • At 10:35 AM, Blogger suveyda said…

    amaninnnn baharcığımızı unutmuşuz, artık bahar bizi asarmı, keser mi diyerek affımı diliyorum makamından:))
    pardon bahar, bidaha olmaz inş:)

    sayende amerika da da durumların nasıl olduğunu öğrenmiş olduk.

    bişey daha aklıma geldi.hazır sana yazarken onuda yazayım, fırsat bu fırsat dermişimm:)


    bir ara bir anket yapılıyordu güzel yurdumda.anket herkesi kapsıyordu.sorulardan konumuzla alakalısı şuydu: "son çıkan kitapları takip ediyor musunuz, neden?"

    verilen cevaplarda genelde şöyleydi:

    "evet takip ediyoruz, çünkü herkes bu kitapları okuyor, herkes okuyorsa biz de okumalıyıız"

    anketin yapıldığı zamanlarda, bir yayınevinin çıkardığı kitaplar vardı.çeviri kitaplarıydı bunlar.herkes bunları okuduğu için, bir nevi moda diye diğerleride bunu okuyorlardı.sırf diğerleri okuyor diye.
    sırf bir mecliste, "sen şu kitabı okudun mu? " diye sorulunca, kocaman bir gülümsemeyle "okudum evet" diyebilmek için.
    ne kadar modenleşiyoruz ya, üstümüze afiyet sağlık.

    nazan öncel diyor ya şarkısında "oku oku adam ol, milletin ağzına sakız ol"
    gelde sakız etme şimdi.

     
  • At 10:52 AM, Anonymous Anonymous said…

    Ebu leheb olmedi, ebu cehil kitalar dolasiyor..

     
  • At 11:55 AM, Blogger Bâd-ı Sabâ said…

    @ Süveyda

    Şu söz ne kadar güzel,

    "Siz fe eyne tezhebun..
    Nereye bu gidiş,
    nereye kadar ?"


    Sevindim.. arkadaşınızın adına, evet iyi bir haber oldu diyebilirim. Çok komik olmuş sizinkisi de :) o şaşkınlık ânı diyorum.

    Şu mevzu bahis konuyu da öyle abartmayalım yaa. İnançlı olan biz miyiz onlar mı.. Yâ Allah dedikten sonra, iş olacağına varıyor.

    Ciddiye almayın diyorlar, teselli buluyorum bir anlamda böylelikle. Biz kalbimizi ferah tutalım.. Tefekür ettik, tevekül kıldık.

    Selâmlarımla,

    * * *

    @ Anonymous

    Bazen korkuyorum endişe duyuyorum kardeş, ben miyim Ebu Lehep diye düşünerek. Suçluluk duygusu sanırım. Kendimi suçlu gördüğüm çok zaman oluyor. Sadece karkuyorum. Ya bensem Ebu Cehil.. Üzüntü verici.

    Okumak.. evet okumak yaşamı. Öğreneceklerimiz, ve öğreteceklerimiz var kardeş.. biz de durmayalım gezelim dünyayı. Her yenilgiyi, bir tecrübe kabül edelim. Yılmayalım, yıkılmayalım inşâ Allah.

    İkazda bulunduğunuz sebebiyle teşekkür ederiz, sağolun.

     
  • At 2:50 PM, Blogger suveyda said…

    Anonymous

    doğru ya:)
    teşekkürler düzeltme için.
    yalan olmaz, yanlış olur derler:)


    kazım mızrak,
    yalnız ben değil herkeste var aynı şaşkınlık, kimse tanıyamıyor kızı, çok güzel olmuş ya:)
    evet ciddiye almayalım, kelimelerimize ziyan oluyor.

     
  • At 9:45 PM, Anonymous Anonymous said…

    "Oku! yaratan Rabbinin adiyla..."

     
  • At 9:27 AM, Blogger suveyda said…

    Anonymous ,

    tek cümle özeti budur işte!

     
Post a Comment
<< Home
 
 

about me
gelirsin gidersin dostumsun, gelmezsin gitmezsin neyimsin
Udah Lewat
Archives
Dua
Allah’ım, Sana tutunuyorum, Kimsenin yere atmasına izin verme beni. (Sadi)
Martı

“Yaşamak için ne çok sebep var,” diye düşünüyor uçmanın anlamına vardıkça. Kabiliyetlerinin sınırlarını aşmak, onu yaşatan en büyük sebep. Onun için balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka sebepler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz. Becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi hür olabiliriz!

Böyledir

Başkasını kıran, inciten bir insanın kendisi de bundan mutlaka yara alır.Kötülüğün oku mutlaka geri döner

Budur

Ne gökte, ne denizde, ne dağların içinde, ne de ormanların kuytu bir köşesinde, hiçbir yer yoktur ki, insan yaptığı fenalıktan, karşılığını görmeden, kurtulup sıyrılabilsin

Arkadaşlar
Designed-By

Visit Me Klik It
Credite
15n41n1