Sunday, January 06, 2008
HİÇ DÜŞÜNMEDEN
...her gün güneş doğar bu gezegene, bazen daha farklı,bazen her günkü gibi .Kimi zaman bulutların arasından sıyrılır gelir, kimi zaman yağmurdan sonra rengarenk haliyle, kimi zaman olduğu gibi, kendi gibi, güneş gibi.


...bir ışık hüzmesindedir çoğu zaman güzelliği.Örtmeye çalışsalarda bulutlar, bir ışığı yeter, bir parlayışı, ışıldayışı, parıldayışı...

...kimi zaman bulut olmak ister insan.Gitmek, uzaklara, çok uzaklara, yükselmek, kimsenin ulaşamayacağı, erişemeyeceği kadar yükseklere çıkmak ister.Sıyrılmak herşeyden, herkesten ve kendinden kaçmak.

...imkansızdır oysa kendinden gitmek.Nereye gidersen git kendini, yüreğini ve biriktirdiklerini götürürsün.Dağları, tepeleri aşarken, taşlara basarken sadece heybendekini taşırsın farkında olmadan.Ardında bıraktığını sanırken herşey orada duruyordur.Taki sen görene dek...


...sonra çok yükseklerden geçersin, hayal edemeyeceğin kadar yükseklerden.Arkana baktığında yürüdüğün adımlardan, ayak izlerinden başka birşey kalmamıştır.Sen izlerini bile yok etmek isterken bu bile yürümene, gitmene, uçmana ağır gelir artık.


...bir bulut nazeniyle dolanırken dağ tepe, gittiğin yolları geri gelme endişesi düşer süveydana.Herşeyi geri bırakarak düşmüştün oysa.Kendini bile feda etmişken, ruhunu bir ağacın dalına asmışken bu geri dönüş de nerden çıkmıştı?Başka hazineler aramaktı umudun, başka kefişler keşfetmekti.Önüne bakmadan hep uzaklara dalarak, hep uzaklarda arayarak çıkılan bir yolculuktu bu.Ya şimdi?


...zaman geri dönüş zamandıydı.Bütün saatler buna kilitlenmişti artık.Kum saatinden akıp giden kumlardan kalan sadece bir kaç toz zerresiydi.Aklında asılı duran o sorulara verilecek cevap hazırdı artık...


...dönmek, gitmek kadar kolay olmasa gerekti.Ama güzeldi dönmek, güzeldi geri gelmek, geri gelebilmek.Bir dağ yamacından geçerken bir çiçek bekliyordu artık, bir filiz, bir umut.Zorluklarla dönülen bu dönüş yolunda sarılar, yeşiller, maviler bekliyordu artık.

...yollar vardır, uzayıp giden uzaklara.Yollar vardır götürmek isteyen başka diyarlara.Yollar vardır birbirine, başka yollara bağlayan.Yollar vardır hayal edilen, gidilesi, dönülesi yollar.Bütün bunların ötesinde ve ötekisinde öyle bir yol vardır ki, yıkılması o kadar kolay iken kurulması zorluğun ta kendisidir.Bütün yollar gidilebilir, bütün yollara çıkılabilir ve bütün yollardan dönülebilir ve bütün yollara köprü kurulabilir ama en önemli yolumuz kalp yolumuz değil midir?Kuracağımız köprüler kalpten kalbe kuracağımız köprüler değil midir?Kurulması bu kadar zor iken yıkılmasına gösterdiğimiz bu kolaylık niye?Bu tanıdığımız tolerans niye?Bir daha, bir daha ve binlerce defa düşünmemiz gereken yollarda kaybolmayalım.
...nereye gidersek gidelim yine götüreceğimiz kendi yüreğimiz değil midir?Başka diyarlarda arıyoruz hep , başka diyarlarda bekliyoruz, başka istasyonlardan trenleri bekliyoruz, önümüzde duran gülleri ezdiğimizi hiç farketmeden...
...nereye gidersek gidelim dönüşümüz hep kendimize değil midir?

Labels:

posted by suveyda @ Permalink ¤1:35 PM  
5 Comments:
  • At 8:47 PM, Blogger Gönül Pınarı said…

    Bu güzel manzaralara ve anlamlı yazılara neden hiç kimse yorum yazmaz ki? Halbu ki insan şöyle bir baktığı zaman bile "HİÇ DÜŞÜNMEDEN" pek çok şey yazabilir.
    Mesela, yollar, dağlar, bulutlar, ormanlar,çiçekler, insana neler neler anlatmıyor ki? Yeter ki görmek amacıyla bakalım. Onların hal dilini anlayıp, konuşmalarına kulak verelim. Onlar konuşamaz mı dediniz? Ne münasebet, efendim, yollar da konuşur, dağlar da. Ormanlar da, bulutlar da, çiçeklerde bize bir şeyler söyler. Hele derelerin şırıltısı, yağmurların şıpıltısı, rüzgarların nefesi, kuşların sesi... aman Allahım ne güzel bir melodi bu böyle.
    Rabbim herkese kalkp ve gönül gözü ile bakmayı, baktıklarını görmeyi ve gördüklerini idrak etmeyi nasip etsin.
    Aslında bu manzaralar üstüne sayfalarca makale yazılır ama, bu kadarla yetinelim.

     
  • At 1:15 PM, Anonymous Anonymous said…

    Kıymet verilen dört aydan biri olan
    Muharrem ayı, Zilkade, Zilhicce ve Receb ile beraber Kur'an-ı kerimde kıymet verilen dört aydan biridir. (Tevbe 36)
    Rabbim hicri yılbaşını tüm inananlara mübarek kılsın inş..

    ayrıca heybenden dökülenler o kadar güzel ki sevgili suveyda..
    yoruma ne hacet dedirttiriyor insana..
    okuduk..seyrettik..ve daldık gittik..

    ruz-i ceza(name-i nur)

     
  • At 10:23 AM, Blogger Kayhanoviç said…

    Yorum gelmesi önemli değil. Önemli olan insanın yazma ihtiyacıdır.Eskiden ben herkese yorum atar,sitemde herkese cevap verirdim yorum sayım da baya fazla idi. Şimdi sadece okuyorum yorum atmak istediğimde atıyorum ve sitemde sanırım artık kolay kolay cevap vermiyorum. Sanırım ben sadece yazıyorum. o yüzden yorumlar önemli değil benim için.
    1. fotoğrafa bayıldım nasıl bir manzaradır o. Bu yaz kardenize gelecem allahın emri arkadasımın düğünü var. Bol bol bende cekecem. Belki sizin oralar kadar manzara bulamıcam ama aşağı kalmayacağından emin olabilirsin:)

     
  • At 4:55 AM, Blogger bahar said…

    suveydacim sen mi cektin bu fotograflari, cok guzeller, biraz memleket ozlemi giderdim,

    selamlar

     
  • At 1:07 AM, Blogger suveyda said…

    gönül pınarı,
    aslında benim direk resimleri koyup hiçbir not düşmemem gerekirdi sanırım.notlar ve güzel sözler kısmını size bırakabilirsim gönül pınarı:)
    ...ve haklısınız bazen resimler o kadar şey anlatırki, kelimelerle anlatmaya kalksanız herşey yarım kalır.
    teşekkürler gönül pınarı.




    ruz-i ceza,
    teşekkürler ruz-i cezam şu içten gelen sözlerin için.
    mübarek olsun o halde aylarımız, günlerimiz ve saatlerimiz, yaşadığımız her anımız mübarek olsun.




    kayhan,
    oy oy oy
    gelecekmiş de, gezecekmiş de bir de üstüne resim çekecekmiş de.miş de miş.
    resimleri görelim kayhan bey resimleri.biz susalım resimler konuşsun.hodri meydan:))



    bahar,
    baharcım ben çekmedim.çok yakın arkadaşım çekti ama aynı yerden bende geçtim.bu gözler bu manzaralara şahit oldu.yetmez mi?:))

     
Post a Comment
<< Home
 
 

about me
gelirsin gidersin dostumsun, gelmezsin gitmezsin neyimsin
Udah Lewat
Archives
Dua
Allah’ım, Sana tutunuyorum, Kimsenin yere atmasına izin verme beni. (Sadi)
Martı

“Yaşamak için ne çok sebep var,” diye düşünüyor uçmanın anlamına vardıkça. Kabiliyetlerinin sınırlarını aşmak, onu yaşatan en büyük sebep. Onun için balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka sebepler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz. Becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi hür olabiliriz!

Böyledir

Başkasını kıran, inciten bir insanın kendisi de bundan mutlaka yara alır.Kötülüğün oku mutlaka geri döner

Budur

Ne gökte, ne denizde, ne dağların içinde, ne de ormanların kuytu bir köşesinde, hiçbir yer yoktur ki, insan yaptığı fenalıktan, karşılığını görmeden, kurtulup sıyrılabilsin

Arkadaşlar
Designed-By

Visit Me Klik It
Credite
15n41n1