Saturday, August 04, 2007 |
KARAGÖL MANZARALARI |
Labels: gezi-yorum |
posted by suveyda @ Permalink ¤11:07 AM |
|
5 Comments: |
-
gez bakalım hanımefendi.. bizde burda bu İstanbul denen şehirde sıkıntıdan patlayalım..
-
S.A. Suveyda, yine eli boş gelmemişsin maşallah. Güzellikleri de beraberinde getirmişsin. Böyle gitmelere müsade var. Hani " yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat" derler ya. Sen de bunu yapmışsın. Ama bazı şeyleri kelimeler anlatamaz. Onları göstermek yeter. Herkes kendi gönül gözü ve kalp kulağı ile görmeye ve dinlemeye çalşır. Kaabiliyetine göre bundan istifade eder. "Bu sefer ben hiçbir şey anlatmayacağım" diyorsun. Bu cümle zaten her şeyi anlatıyor. Yani olayı gözler önüne sermişsin, " bir şey anlatmayacağım" diyorsun. Daha ne anlatacaktın ki? Arif olana bu kadar tarif yeter de artar bile. Unutma ki, senin ziyaretçilerin de hep arif insanlardır. Herkes anlatılmak isteneni anlamıştır. Bu sessiz seminerinle bu kadar güzel ve anlamlı şeyler anlattığın için teşekkür ediyor, devamını bekliyoruz.
-
Merhaba Suveyda Çok harika ve güzel manzaralar Bu resimler Borçka Karagöl'mü? Yoksa Şavşat Karagöl'mü? Kalbi selamlar
-
İyice baktım resimlere Evet evet Tabiki Borçka Karagöl burası... Harika yerler Cennet gibi... Ama Şavşat'taki de çok güzel... Ayrıca Şavşat karagöl daha doğal ve beşer eli fazla karışmamış...
-
aydünya, gel diyorum sana gelmiyorsun, gel beraber gezelim, istanbulu daha güzel hatırlarsın belki böylelikle. ama istanbul başına düşse sen ordan vazgeçmezsin :)
gönül pınarı, a.s gönül pınarı. resimleri beğenmenize sevindim. inş sizler daha güzel yerlere gider daha güzel şeyler paylaşırsınız bizlerle. müsade için teşekkürler, buna ihtiyacım vardı:)
mehmet bey, merhaba mehmet bey. evet doğru tahmin. bingooo ama tam aksine şavşat karagöl daha insan eli değmiş durumda. gerçi ikiside güzel, ben ikisinede giderim, yeterki gideyim:)
|
|
<< Home |
|
|
|
|
|
about me |
gelirsin gidersin dostumsun, gelmezsin gitmezsin neyimsin |
Udah Lewat |
|
Archives |
|
Dua |
Allah’ım,
Sana tutunuyorum,
Kimsenin yere atmasına izin verme beni.
(Sadi)
|
Martı |
“Yaşamak için ne çok sebep var,” diye düşünüyor uçmanın anlamına vardıkça. Kabiliyetlerinin sınırlarını aşmak, onu yaşatan en büyük sebep. Onun için balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka sebepler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz. Becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi hür olabiliriz!
|
Böyledir |
Başkasını kıran, inciten bir insanın kendisi de bundan mutlaka yara alır.Kötülüğün oku mutlaka geri döner |
Budur |
Ne gökte, ne denizde, ne dağların içinde, ne de ormanların kuytu bir köşesinde, hiçbir yer yoktur ki, insan yaptığı fenalıktan, karşılığını görmeden, kurtulup sıyrılabilsin |
Arkadaşlar |
|
Designed-By |
|
Credite |
|
|
gez bakalım hanımefendi..
bizde burda bu İstanbul denen şehirde sıkıntıdan patlayalım..