Saturday, June 28, 2008 |
YALNIZLIK YAĞIYOR ÜZERİMİZE |
Şemsiye yapımcıları
ıslanmaktan tek kişiyi koruyacak genişlikte kesince kumaşları yağmur değil yalnızlıktır yağan
(Sunay Akın) Labels: alıntı |
posted by suveyda @ Permalink ¤12:30 AM |
|
4 Comments: |
-
Madem Rahîm bir Hâlıkımız var; bizim için gurbet
olamaz. Madem O var; bizim için herşey var.”
(Bediüzzaman)
Yalnızlık ömre zarar
Her canlı bir eş arar
Taşın kalbi yok ama
Onu da yosun sarar Aslında yalnızlık göreceli bir kavramdır. Birisi gece vakti gözünü semaya diker, yıldızları seyrederken, içini bir hüzün kaplar. Mutluluğun kendisine yıldızlar kadar uzak olduğunu düşünür. Her bir yıldızın tek başına, garip bir şekilde sonsuz uzay boşluğunda hüzünle dolaştıklarını hayal eder. Uzayın sonsuz genişliği, gecenin karanlığı, yıldızların yalnızlığı, kendi ruhunu da karartır. Kalbindeki hüzün yer ile gök arasını kaplayacak kadar genişler “Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar/Yer yüzünde sizin kadar yalnızım” diyerek yıldızlarla birlikte gözyaşı döker.
Bir başkası ise sayısız yıldızların ışıl ışıl hareketlerini seyrederken onların mutluluğunu kendi ruhunda hisseder. Yıldızların yalnız olmadıklarını, birbirlerine yabancı değil, dost olduklarını görür. Aynı galakside kümelenen yıldızların, kapı bir komşu olduklarını, beraber sohbet ederek Cenâb-ı Hakk’ın haşmetini dile getirip birlikte zikrettiklerini, bu ibadet ve muhabbet ortamından sonsuz bir zevk aldıklarını düşünür. Keder ve hüzünlerini yıldızların mutluluğu ile giderir. Konuşma ihtiyacı hissettiğinde, topraktan başını çıkarmış ve kendisini selâmlamakta olan bir çiçekle konuşur. Ona “Maşaallah, ne güzel yaratılmışsın, ne hoş bir kokun, ne güzel renklerin var” diye seslenir. Kalbinin kulağını açar ve dinlerse, çiçeğin de ona “Evet beni Rabbim güzel yarattı, ben de O’nun cemâlinin cilvesini yeryüzünde teşhir ediyor, her türlü noksan sıfatlardan tenzih ederek tesbih ediyorum” dediğini işitecektir.
Hayattan dehşet yerine lezzet almak, hüzün yerine mutlulukla dolmak istiyorsak, kendimizi yalnızlıktan kurtaralım. Bunun için de önce kendimizle, sonra çevremizle tanışıp dost olalım. Mutluluklarımızı da, kederlerimizi de dostlarımızla paylaşalım.
Yunus Emre’nin dediği gibi, “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım.”
-
Eskiden severdim bu adamın yazdıklarını. Şimdi çok sahte geliyor. Ama bence. Değildir belki. Değildir sahte. Bilinmez ki..
-
gönül pınarı, güzel bakan, güzel görür diyoruz o halde. İnş hep güzel bakanlardan oluruz, güzel görmek için. yalnızlığa bazan kendimizi hapsediyoruz galiba. ne güzel anlatmışsınız. Şu daha bir güzel. taşın kalbi yok ama, onuda yosun sarar.
debra, bizim okuduklarımız karşısında ne hissettiğimiz daha önemli değil mi debra? En azından duygularımızdan eminiz.Ve şüpheli değil.Sahte değil, gerçek. Her zaman değil ama bazan böylemi bakmalı ne.
-
|
|
<< Home |
|
|
|
|
|
about me |
gelirsin gidersin dostumsun, gelmezsin gitmezsin neyimsin |
Udah Lewat |
|
Archives |
|
Dua |
Allah’ım,
Sana tutunuyorum,
Kimsenin yere atmasına izin verme beni.
(Sadi)
|
Martı |
“Yaşamak için ne çok sebep var,” diye düşünüyor uçmanın anlamına vardıkça. Kabiliyetlerinin sınırlarını aşmak, onu yaşatan en büyük sebep. Onun için balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka sebepler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz. Becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi hür olabiliriz!
|
Böyledir |
Başkasını kıran, inciten bir insanın kendisi de bundan mutlaka yara alır.Kötülüğün oku mutlaka geri döner |
Budur |
Ne gökte, ne denizde, ne dağların içinde, ne de ormanların kuytu bir köşesinde, hiçbir yer yoktur ki, insan yaptığı fenalıktan, karşılığını görmeden, kurtulup sıyrılabilsin |
Arkadaşlar |
|
Designed-By |
|
Credite |
|
|
Madem Rahîm bir Hâlıkımız var; bizim için gurbet
olamaz. Madem O var; bizim için herşey var.”
(Bediüzzaman)
Yalnızlık ömre zarar
Her canlı bir eş arar
Taşın kalbi yok ama
Onu da yosun sarar
Aslında yalnızlık göreceli bir kavramdır. Birisi gece vakti gözünü semaya diker, yıldızları seyrederken, içini bir hüzün kaplar. Mutluluğun kendisine yıldızlar kadar uzak olduğunu düşünür. Her bir yıldızın tek başına, garip bir şekilde sonsuz uzay boşluğunda hüzünle dolaştıklarını hayal eder. Uzayın sonsuz genişliği, gecenin karanlığı, yıldızların yalnızlığı, kendi ruhunu da karartır. Kalbindeki hüzün yer ile gök arasını kaplayacak kadar genişler “Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar/Yer yüzünde sizin kadar yalnızım” diyerek yıldızlarla birlikte gözyaşı döker.
Bir başkası ise sayısız yıldızların ışıl ışıl hareketlerini seyrederken onların mutluluğunu kendi ruhunda hisseder. Yıldızların yalnız olmadıklarını, birbirlerine yabancı değil, dost olduklarını görür. Aynı galakside kümelenen yıldızların, kapı bir komşu olduklarını, beraber sohbet ederek Cenâb-ı Hakk’ın haşmetini dile getirip birlikte zikrettiklerini, bu ibadet ve muhabbet ortamından sonsuz bir zevk aldıklarını düşünür. Keder ve hüzünlerini yıldızların mutluluğu ile giderir.
Konuşma ihtiyacı hissettiğinde, topraktan başını çıkarmış ve kendisini selâmlamakta olan bir çiçekle konuşur. Ona “Maşaallah, ne güzel yaratılmışsın, ne hoş bir kokun, ne güzel renklerin var” diye seslenir. Kalbinin kulağını açar ve dinlerse, çiçeğin de ona “Evet beni Rabbim güzel yarattı, ben de O’nun cemâlinin cilvesini yeryüzünde teşhir ediyor, her türlü noksan sıfatlardan tenzih ederek tesbih ediyorum” dediğini işitecektir.
Hayattan dehşet yerine lezzet almak, hüzün yerine mutlulukla dolmak istiyorsak, kendimizi yalnızlıktan kurtaralım. Bunun için de önce kendimizle, sonra çevremizle tanışıp dost olalım. Mutluluklarımızı da, kederlerimizi de dostlarımızla paylaşalım.
Yunus Emre’nin dediği gibi, “Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım.”