Tuesday, June 17, 2008
HAYAT DEVAM EDİYOR
“Hattat biliyorsun değil mi göz yaşından daha fazla hiçbir şey temizleyici ve arıtıcı değildir.” Nazan Bekiroğlu ne de güzel söylüyor.Böyle başlayalım dedim yepyeni bir yazıya, yeni bir soluk ve bismillah ile.

Hayat su gibi akıp gidiyor işte.

Kendime çay ikram ettim ama sizinkileri unuttum dağıtmayı.Kazım bey, tabiki ne demek buyrun:)

Bir kekin lafımı olur.Kek börek ne isterseniz artık.Afiyet olsun.

Hepinize ikram edeceğim çok şey var aslında.



Dut mu istersiniz,


Çilek mi,


Kiraz mı,



Karışık meyvelerimizde bulunur. Manava döndü burası:)



Hemoşumuzu evlendirdik.Daha alışamadık gidişine, bizden uzakta olmasına.Bütün teknolojik aletler buluşturmaya çalışsa da o bize bakmayınca, biz onla göz göze gelmeyince, cümlelerimiz birbirine karışmadıkça, ellerimiz kavuşmadıkça, dokunmayınca, sevgi dolu gülüşlerimiz, tebessümlerimiz olmayınca hiçbirşey eskisi gibi olmuyor.Duamız odur ki dostluğumuz mesafelere yenilmez.Özledik seni, hep özlüyoruz.Yaşadığımız her şey çok güzeldi.Düğünde güzeldi, sen daha bir güzeldin:)

Fatoşumuzun doğum gününü yaptık.Güzel bir süprizdi ama demi fatoşum:)Bende isterim demeyecem siz çok fenasınız:)İyki doğdun iyki varsın fatoşum, annene selam:)



Yediğimiz içtiğimiz böyle işte.Gezdik tozduk arada.Bulutlar üzerimizden geçti, biz bulutların altından.


Bakakaldık kimi zaman öylesine, hayranlıkla, dalmışken hayatın keşmekeşine, nefes alırcasına…

Baktık durduk uzaklara, kimin kalbinden neyin geçtiğini bilmeden, sormadan…



Güzeller içinde bir güzellik bana bakıyor,



Seyreyle gönül seyreyle…



Uzansan dokunacakmış gibi, nefes alıp vermek gibi…



Kar akıyor, güneş altında.Çok sıcakta serinlemiş, çok soğukta ısınmış gibi.



Güneş batıyor, gün geceye kavuşuyor, gece kendine, karanlığına…




Hayat hâlâ su gibi akıp gidiyor.Bizleri ne zaman neyin beklediğini bilmeden gidip duruyoruz.



Bazen karşımıza bir dağ, hatta bir çok dağ çıkıyor,



Sonra neyle karşılaşacağımızı bilmeden yola devam ediyoruz tekrar.Hayat böyle bir şey zaten değil mi?


İnşaAllah yolunuz hep düzlüğe ve yeşilliğe çıkar en nihayetinde.

Labels:

posted by suveyda @ Permalink ¤11:04 AM  
5 Comments:
  • At 11:32 PM, Anonymous Anonymous said…

    Biraz duttan, biraz da yesil erikten alabilirmiyim yillar var yemeyeli de.
    Bir de o derenin sularinda yalin ayak yurumek isterdim cocuklugumdaki gibi.
    selamlar,
    Umm eyyub

     
  • At 12:31 PM, Blogger suveyda said…

    aleyküm selam.
    şimdi merak ettim bak.Yaşadığınız yerde yokmu erik, dut.
    ya bi gün bu dereleri bitirecekler ya da gezmememiz için daha ne korkular ne virüsler ne böcekler çıkartacaklar başımıza.
    doğada dolaşmak bile artık zulüm oldu bize.
    Ben bile o kadar rahat değilim Umm eyyub artık.
    ama sen istersen gel dolaş.:)

     
  • At 6:27 PM, Anonymous Anonymous said…

    Ne yazik ki yasadigim su yerde,o guzelim yesil citir citir yenilen can eriginden yok. Dut ise var ama yok sayabilirim. Agaci var asilanmamis oldugu icin meyvesi yok.markete de gelmiyor.
    Aslinda ozledigim, cocukluk gunlerinde dalindan yedigimiz dutlar ve eriklerle,ciplak ayakla yurudugumuz serin irmaklar olmali.

    Cumaniz hayirli ve bereketli olsun
    Umm Eyyub

     
  • At 8:56 PM, Anonymous Anonymous said…

    cok güzel yazı himm dalından yemekde bi başka hafsa t

     
  • At 12:32 AM, Blogger suveyda said…

    Umm Eyyub,
    bugünlerde insanlar, o dediklerinizi daha çok özler oldu.belkide yaşam şartları, yaşadığımız dünya bizi bunları özletiyor ister istemez.ne diyelim, inş kavuşursunuz özlemlerinize.Birazda ırmağa doğru yürümek gerekiyor su içmek için galiba...




    hafsa t,
    kesinlikle en güzeli dalından yemek .
    dalları bastı kiraz, karadenize gidelim bu yaz:)

     
Post a Comment
<< Home
 
 

about me
gelirsin gidersin dostumsun, gelmezsin gitmezsin neyimsin
Udah Lewat
Archives
Dua
Allah’ım, Sana tutunuyorum, Kimsenin yere atmasına izin verme beni. (Sadi)
Martı

“Yaşamak için ne çok sebep var,” diye düşünüyor uçmanın anlamına vardıkça. Kabiliyetlerinin sınırlarını aşmak, onu yaşatan en büyük sebep. Onun için balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka sebepler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz. Becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi hür olabiliriz!

Böyledir

Başkasını kıran, inciten bir insanın kendisi de bundan mutlaka yara alır.Kötülüğün oku mutlaka geri döner

Budur

Ne gökte, ne denizde, ne dağların içinde, ne de ormanların kuytu bir köşesinde, hiçbir yer yoktur ki, insan yaptığı fenalıktan, karşılığını görmeden, kurtulup sıyrılabilsin

Arkadaşlar
Designed-By

Visit Me Klik It
Credite
15n41n1