Sunday, March 25, 2007 |
BULUTLAR GEÇERKEN... |
Rüzgarların kanadına tutunmuş, Bulutlar pürtelâş, nere gidiyor. 'Yağmur başına arş' emrine uymuş, Katar katar, sıra sıra gidiyor. Abdil Yıldırım
Kestik artık umudu yağmurdan yürek biçimini alsa da gökyüzündeki küçük bulut Sunay Akın
Bakıp imreniyorum akınına Şehrin üstünden geçen bulutların. Belki gidiyorlardır yakınına Rüyamızı kuşatan hudutların. Evler, ağaçlar, sular, ben ve bu an Sanki bulutlarla bir, akıyoruz; Ahmet Muhip Dranas
Ne oldu ey bulut, Gölgelediğin başlar? Hatırında mı ey yol, Bir aziz yolcuyla Aşarak dağlar, taşlar Kafile kafile, kervan kervan Şimale giden yoldaşlar.... Arif Nihat Asya
Dün pembe bir bulut geçti Üstümden sonra bulutlar geçti Peş peşe geçti üstümden Ahmet Sedat Kurt
Süt beyaz bir martıyım açıklarda Gemilere ben yol gösteriyorum, Buğday ve ilaç yüklü gemilere Bir kanat vuruşta bulutlardayım; Bir süzülüşte vatanım dalgalar! Cahit Sıtkı Tarancı
Kökleri kenetlenmiş Asırlık iki ağaç Biz bizden kaçamayız Kaçabilirsen kaç
Gök bulutsuz Deniz kumsuz Gönül sizsiz Olur mu İlhan İrem
Labels: bulutların ardından güneş gülümser... |
posted by suveyda @ Permalink ¤8:09 PM |
|
15 Comments: |
-
he he sarı kafaları gördüm orada:P bu arada ben bu şiirleri yazarken cok hiç zorlanmadım. dolunay vardı o sıra tatlı bir yaz akşamı idi. sonra gittim bende sevgili yazarlarımıza verdim dedim alın kullanın ben ben önemli dğeilim dedim kendi isminizi yazın dedim şiirn altına... çok mütevaziyimdir
-
'' Bulut geçti, gözyaşları kaldı çimende..
gül rengi şarap içilmez mi böyle bir günde...
Bu yıldızlı gökler, ne zaman başladı dönmeye..
Kimse bilmez... kimse bilmez...''
madem bulutlardan gidiyoruz.. omer hayyam eksik olmasin. :)
bu postunu cok begendim uretken arkadasim benim ;)
-
Denizin üstünde ala bulut yüzünde gümüş gemi içinde sarı balık dibinde mavi yosun kıyıda bir çıplak adam durmuş düşünür.
Bulut mu olsam, gemi mi yoksa? Balık mı olsam, yosun mu yoksa? .. Ne o, ne o, ne o. Deniz olunmalı, oğlum, bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla.
:D
-
ben de severim bulutları, çok şey öğretirler insana.. çok şey anlatırlar.. söylemeden geçemiyeceğim iki şey:
Süveydacığım, yeğenlerin çok tatlı maaşallah :) bi tanesini bana versene :P
Kayhanovic, bir zamanlar kibirliydin şimdi kusursuzsun dimi :P
-
Bulutları tanımak, onları anlamak,onları anlatmak ne kadar güzel bir şeydir. Gerçi biz onları anlamasak da onlar bizi anlıyorlar, belki de bizim halimize acıyıp gözyaşı döküyorlar. Bu gözyaşları da bir rahmet olarak üzerimize iniyor.
Aslında rüzgar da, bulut da, hava da bizi tanımaz ama, hepsi Rabbimizin bir memuru olduğu için 0'nun emir ve iradesi ile haretek ederek bize yardımcı oluyorlar. Bir sebep, bir vasıta olarak iş görüyorlar.
Bir nimeti bir getiren vardır, bir de gönderen. Biz de şükrümüzü ve sevgimizi getirenden ziyade gönderene yöneltmeliyiz.
-
BULUT NEDİR? Bulut havadaki su buharının birleşerek oluşturduğu yoğun kütlelerdir. Bulutlar yer yüzünden metrelerce yada kilometrelerce yukarıda gezerler. Farklı farklı bulut tipleri vardır. Atmosferin bu güzel süsleri bulutlar sayesinde hava durumu hakkında tahminlerde yapabiliriz. Bulutların oluşması için su gereklidir. Zaten dünyamızın yüzde 75'lik bir kısmı sulardan oluşuyor. Okyanuslar,denizler,göl ve akarsulardan buharlaşan sular,su buharı yani nem yüklü tanecikler halinde yukarı doğru yükselirler. Atmosferde yükselirken her 100 metrede 1 derece havanın sıcaklığı azalır. Ayrıca her 10 metrede bir de hava basıncı 1 milibar azalır. Nem taşıyan taneciklerin çevresindeki atmosfer basıncı ve sıcaklığı azalınca,genleşerek ve yoğunlaşarak bu nemin soğumasına sebep olur. Oluşan bu tanecikler ne kadar fazla soğuşurlarsa o kadar büyük ve bir o kadar da yoğun bulutlar oluşur. Koyu bulutlar dağa yoğun olan bulutlardır. Bulutlar oluşmaya başladığında içindeki su damlacıkları o kadar küçüktür ki,üzerine gelen ışıkları doğrudan yansıtırlar ve bu tip bulutlar pamuk gibi bembeyaz gözükürler. Ama zamanla bu su damlacıkları birleşip büyüdükçe,yani kalınlaştıkça gelen ışığı daha az yansıtırlar koyu bir renk alırlar. Her bulutun belli bir taşıma kapasitesi vardır ve demekki koyu renkli bulutlar bu kapasiteye yaklaşmışlardır ve bu tür bulutlar yağmur bulutu olarak bilinirler. Ayrıca yağmur bulutlarınında git gide ağırlaşan su damlacıkları bulutun altına toplandığından,bu tip bulutların tabanları üst tarafına nazaran daha koyu renkte görünür.
-
İbn-i Sina: ha sunu bileydin :P burası benim blogum şimdi herkese cevap veririrdim ama ben iyi bir ev sahibi değilim sahibi gelsin o cevap versin :P
-
Hazreti Mevlana'dan: "Bulutlar ağlamasa yeşillikler nasıl güler?" "Aşıkların gönüllerinin yanışıyla gözyaşları olmasaydı,dünyada su da olmazdı,ateş de." "Irmak suyunu tümden içmenin imkanı yok ama susuzluğu giderecek kadar içmemenin de imkanı yok."
Hayırlı Akşamlar
-
Aaaa, yoksam Gürcistan'a mı geldin bu fotoları çekmeye? Aynısının tıpkısı bu, Guduari yolunda, Paşanuri nin oraların:))
-
kayhan, benim sarılarım onlar, yerim hammmm hummmm yaparım:) evet haklısın kayhan, zaten hep derim bu ülkede her önüne gelen şair olursa, metrekareye bu kadar şair düşerse olacağı budur:)
ladybird, vavvvvv, ben nasıl kaçırmışım bunu. ömer hayyam ı kolay kolay unutmazdım ama, sanırım sen hatırlatacak olduğun için yazamadım.var işte her işte bir hayır:) teşekkürler bu arada, sağol sağol sağol, çok utandım:) sen deniz ol, ben gelip izleyeyim, son şeydir benim için deniz olmak. bir şiiri ancak bu kadar mahfedebilirdim:)
ibn-i sina, ben aslında köyümdeki bulutları çok severim ibn-i sina..böyle köpük köpük oluyor, pamuk gibi.ayağını bassan üstünden geçecek sanırsın.çok güzeldirr çokkk.
sinacım, yeğenlerimi isteme benden, buz gibi soğurum senden:)
kayhan; iyi, hoş, dört dörtlük derecesine ramak kalmış durumda sevgili blog arkadaşımızdır.yalnız bir tek kusuru var, çok mütevazidir:)
gönül pınarı, sevgili gönül pınarı , sanırım gene bulutlar acıdılar bize ve ağladılar.çünkü resimlerini çektiğimden biraz sonra itibariyle bir ağlamaya başladılar hala ağlıyorlar.
bu arada burdan da teşekkür edeyim. ilk dörtlük "Abdil Yıldırım" olan gönül pınarına aittir. biline:)
mehmet bey, mehmet bey teşekkürler açıklamalarınız için.ana britanica gibisiniz:) bir an kendimi lisede coğrafya dersinde hissettim.coğrafya hocamız çok anlatırdı bu yağmurları, bulutları.ne sıkılırdım onları ezberlemeye, geçti gitti işte. bulut çıktı, yağmur yağdı, gene yağdı, yıllar geçti...
kayhan, kayhan benim bloğum senin bloğun, benim bloğum zaten bloğum:) ama seni yormayayım, ben yorulayım, yazayım:)
mehmet bey, ay evet ya mehmet bey. ben bunu geçende okumuştum ve çok hoşuma gitmişti.siz yazınca tekrar aklıma geldi. teşekkürler. hayırlı akşamlar...
cadı, cadıcım, yok gelmedim oralara.bir ara gelmeyi düşündüm ama olmadı.nasip diyorum ben ona:) ama şu var cadıcım, eğer bu suya düşersem, beni ya mazgallardan toplarlarmış, mazgalları geçmeyi başarırsam batumdan çıkarırlarmış. tabi cesedimi:))
-
DAĞ İLE SOHBET
Beyaz karlı, kara çamlı iri dağ Heybet nedir, ne değildir? . De hele. Geceleri yapayalnız kalınca Uzlet nedir, ne değildir? . De hele.
Hiç başın ağrır mı, yoruldun mu hiç? Birine küstün mü., darıldın mı hiç? Sevdin mi, öptün mü, sarıldın mı hiç? Hasret nedir, ne değildir, de hele.
Neşeyi ne tartar, gamı kim ölçer Acı söz yarası kaç yılda geçer Beklemek sancıdır, ayrılık hançer Gurbet nedir, ne değildir? . De hele.
Düşlerine aldandın mı uykunun? Kucağında büyüdün mü korkunun? Taşınması zor mu zillet tokunun? Dehşet nedir, ne değildir? . De Hele.
Ormanın var, pınarın var, kuşun var Dört mevsimde bulut saçlı başın var Bilmem amma bir uzunca yaşın var Mühlet nedir, ne değildir? . De hele.
Abdurrahim KARAKOÇ
-
suucum istekte bulunabilio muyuz blog yayın akışıyla ilgili mesela emrenin fotolarını çoğaltsan biras lüffeeen :p
Betül
-
mehmet bey, teşekkürler mehmet bey güzel şiirmiş. abdurrahim karakoş sevdiğim şairlerden. öyle lafı evirmeden çevirmeden, kitabın ortasından söyleyen şairlerden.
betül, şşşşş, şşşşşş,şşşşşşş
daha bişey demiyorum anladın sen:) keserim bloğun sularını:)
-
bana bunu yapamassın suuu yoksa her şeyi bitiririm sen de bunu anladın :))
-
bitiremezsin. sen bana kıyamazsın. sende bunu anladın:) unut o işi:)
|
|
<< Home |
|
|
|
|
|
about me |
gelirsin gidersin dostumsun, gelmezsin gitmezsin neyimsin |
Udah Lewat |
|
Archives |
|
Dua |
Allah’ım,
Sana tutunuyorum,
Kimsenin yere atmasına izin verme beni.
(Sadi)
|
Martı |
“Yaşamak için ne çok sebep var,” diye düşünüyor uçmanın anlamına vardıkça. Kabiliyetlerinin sınırlarını aşmak, onu yaşatan en büyük sebep. Onun için balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka sebepler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz. Becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi hür olabiliriz!
|
Böyledir |
Başkasını kıran, inciten bir insanın kendisi de bundan mutlaka yara alır.Kötülüğün oku mutlaka geri döner |
Budur |
Ne gökte, ne denizde, ne dağların içinde, ne de ormanların kuytu bir köşesinde, hiçbir yer yoktur ki, insan yaptığı fenalıktan, karşılığını görmeden, kurtulup sıyrılabilsin |
Arkadaşlar |
|
Designed-By |
|
Credite |
|
|
he he sarı kafaları gördüm orada:P
bu arada ben bu şiirleri yazarken cok hiç zorlanmadım. dolunay vardı o sıra tatlı bir yaz akşamı idi. sonra gittim bende sevgili yazarlarımıza verdim dedim alın kullanın ben ben önemli dğeilim dedim kendi isminizi yazın dedim şiirn altına... çok mütevaziyimdir