Wednesday, February 14, 2007 |
YILLANMIŞ SEVGİLER |
Leyla ile Mecnun’un aşklarına özenmedim hiç.Ferhat’ın Şirin için dağları delmesi de aşka olan tavrımı değiştirmedi.Nice yaşanmış aşklar da aklımda güzel bir hikaye tadı bırakmaktan öteye gitmemiştir.”Keşke bende böyle bir aşk yaşasam” dediğim zamanlar üç beş saniyeden öteye gitmemiştir.Ki , o saniyeler geçtikten sonra aslında o kadar imrenilecek olmadığını, aşkında kişiye göre değişime uğradığını görmüşümdür.
O halde neydi önemli olan, gerçek olan, güzel olan?
Bu noktada bizzat kendim şahit olduğum bir hayat hikayesini paylaşmak istiyorum.
“Yaşadığım yerde tanıdığım bir çift var.Bu çift öyle düşündüğünüz gibi yeni evli de değiller, üzerlerinden yıllar geçmiştir.Ben diyeyim yetmişbeş, siz deyin deyin seksen yaşlarında masum, sevimli iki insan.Onları ilk defa bir akrabam dolayısıyla tanımıştım.Daha sonraları çok sık karşılaşmaya başladım.Bu dediğim çift beraber çıkarlar, gezerler, parka giderler, çekirdek yerler, dolaşırlar sonra evlerinin yolunu tutarlardı.Birbirlerine sevgiyle bakarlardı.Biri yorulsa durur öbürü bekler, biri yavaş gitse öbürü hızını keserdi.Zaten evlilik böyle bir şey değil miydi?Yokuş olur, durursun beklersin, yeri gelir sırtına alırsın, düzlük çıkınca el ele verir yürürsün.İşte tam olarak böylelerdi.Onları yalnız dolaşırken görmek fazlasıyla nadirdi.Gördüğüm yerde onlarla konuşur imrenirdim.Gerçek sevgiyi tanımlayacak bütün kelimeler onları gördüğümde düğümlenirdi.İşte , hiçbir kelimenin anlatamayacağı sevgi bu olsa gerek diyordum.
Önemli olan da , gerçek olan da bu değil miydi?İnsanlar birbirlerini görürler, beğenirler, severler, aşık olurlar, arzu duyarlar, hep beraber olmak isterler.Bunlar iki kişi arasında ilk zamanlarda mutlaka yaşanır.Yıllar geçtikçe hâlâ aynı duygular korunabiliyorsa hâlâ yan yana yürümek için can atılıyorsa “sevgi”nin adı bu olsa gerekmez mi?
Sanmıyorum ki, bu anlattığım çift bir gün dahi “sevgililer günü” denen insanların duygularının sömürüldüğü o günden haberleri olsun.Sanmıyorum ki, birbirlerine pahalı hediyeler verdiler.Geçen gün duyduğum acı haber beni fazlasıyla üzdü.Sevgiyle bakan gözlerden biri, sevdiğine gözlerini kapamıştı.Bir daha onları beraber görmek artık imkansızdı ve ben diğerini yalnız görmeye dayanacak kadar güçlü değildim”
Hayat kimse için kolay değil, herkes bir şekilde yıpranıyor.Bütün bunlar üstünde yıpranmayan, hâlâ sevgi kalabiliyorsa, çökmüş ve yaşlanmış gözlerin arasından o bakışla sevdiğimize bakabiliyorsak hayatın anlamı, lezzeti buradadır işte.Bütün arzular, istekler, hevesler tükendiğinde, güzellikten eser kalmadığında, yan yana durabilmek, el ele verebilmek olmalı sevginin bir adıda.
“Eğer beni seviyorsan” diye şartlı başlanan “şunları şunları yaparsın” diye sonlanan cümleler hayatımızda yer aldığı sürece, sevgiye dair kaybettiğimiz inancı daha çok arar oluruz.
Ben bunları yazarken telefonuma birkaç tane mesaj geldi.Sevgililer günü dolayısıyla indirim haberleriydi bunlar.
Sil
Sil
Sil
Labels: hayat mamat meseleleri |
posted by suveyda @ Permalink ¤12:31 AM |
|
5 Comments: |
-
-
ne şşşşşşşş:)
deneme bir ki. tamamdır:)
-
şşşş nemi demek sevgiden bahsetmişsin şimdi yok demişsin katılmıyorum sana bence var hani derler ya yuvayı dişi kuş yapar bak işde ben buna inanıyorum sevgiyi sevmeyi biz bitirdik eşimizden sevgilimizden hep menfaatli sevgi aşk istedik ama hiç suçu kendimizde aramadık bence sevgiyi aşkı biz kızlar yıkıyoruz şimdide leylayı mecnunu arıyoruz onlar gibi olmaya hiç çabalamıyoruz önce biz çabalıycaz bilmem anlata bildimmi şimdi işim var daha sonra devam ederim..
-
Ben günlerce önce buraya bir yorum yazdim, ama yok :( Nerede benim yorumum. Süveyda bana yorumumu geri ver :)
-
hemoşum, canım gülüm bitanem, ne aşkı meşki yalan onlar inanma sen, kandırmışlar seni:) yok öyle bişey. aslında seni kandıranlarıda biliyom ama neyse susayım ben yoksa cildim bozulacak:) haa kızlarada laf atmışsın, damarıma basmışsın, ayıp etmişsin, ben yarın gelir sana nutuk atarım, sende bana atarsın, böyle bir karşılıklı didişiriz:)))
ha bide bana şşşşş deme ne o karşında bitkimi var kızım:))) neyse seviyom seni genede.hemde çok:)
monaruz, monaruzum günler öncesinden niye yazıyon sen, güncel ol güncell:) hem senden çıkmış artık o yorum benimdir, helalimdir, merak etme sen:) bari görseydim de gam yemeseydim.
|
|
<< Home |
|
|
|
|
|
about me |
gelirsin gidersin dostumsun, gelmezsin gitmezsin neyimsin |
Udah Lewat |
|
Archives |
|
Dua |
Allah’ım,
Sana tutunuyorum,
Kimsenin yere atmasına izin verme beni.
(Sadi)
|
Martı |
“Yaşamak için ne çok sebep var,” diye düşünüyor uçmanın anlamına vardıkça. Kabiliyetlerinin sınırlarını aşmak, onu yaşatan en büyük sebep. Onun için balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka sebepler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz. Becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi hür olabiliriz!
|
Böyledir |
Başkasını kıran, inciten bir insanın kendisi de bundan mutlaka yara alır.Kötülüğün oku mutlaka geri döner |
Budur |
Ne gökte, ne denizde, ne dağların içinde, ne de ormanların kuytu bir köşesinde, hiçbir yer yoktur ki, insan yaptığı fenalıktan, karşılığını görmeden, kurtulup sıyrılabilsin |
Arkadaşlar |
|
Designed-By |
|
Credite |
|
|
şşşş