Monday, January 08, 2007
MASKELİ DÜNYA
Bir zamanlar bir reklam vardı, şu sıralar pek göremesem de.Reklam sloganı şöyleydi: “imaj hiçbir şeydir, susuzluk herşey”.Bende olaya tebessümle yaklaşarak susuzluğun her zaman daha önemli olduğunu savunagelmişimdir.Hangimiz çölün ortasında kalmışçasına susadığımızda bir bardak suyu reddedip, ben imajdan yana hakkımı kullanmak istiyorum diyebilir ki.Benim için olay bu kadar basit ve böyle çözümlenmeliydi.Heleki ülkemiz susuzluğa bu kadar yaklaşmışken.

Şimdi konuyu başka bir noktaya taşımak istiyorum.Dün akşam haberleri izlerken, Taksim’deki yılbaşı gecesinden canlı yayın yapan televizyon kanalı, Taksim’deki haberi bildiren bayana bağlandı..Ordaki coşkuyu, heyecanı, neşeyi hatta rezilliği anlattı ve haberi bitirdi.Konuşmasını bitiren bayan, kameranın ve mikrofonun kapandığını düşünerek argo olarak tabir edeceğimiz bir laf sarfetti ve o kanalı izleyen insanlar buna şahit oldular.Haber merkezindeki spiker üstünü örtmeye çalışsa da olan olmuştu artık.Elbette bu sorun edilmedi, zaten çok abartılacak derecede bir cümlede değildi, haber de başka bir kanal tarafından televizyon dünyasında başa gelebilecek aksilikleri anlatmak için yapılmıştı.Fakat bu durum beni başka şeyler düşünmeye sevketmişti.

Misal; bir zamanlar ismi lazım değil bir yazarın kitaplarına aşırı bir hayranlığım vardı, aslında daha çok hayatını merak ederek başlamış olduğum kitaplarını okuma serüvenim bir gün imza gününü duyduğum sevinçle katmerlenmişti.Bunu kaçıramazdım çünkü ben onu çok merak ediyordum.”Nasıl konuşuyor, dili nasıl, efendimi, oturuşu kalkışı nasıl, insanlara nasıl davranıyor, yazdığı gibi mi konuşuyor, bizler gibi mi” , bunlar en merak ettiklerimdi.İnsan görmediği birisine çok değişik özellikler yüklüyor, çok farklı hayal edebiliyor.İmza gününe gittim ve kelimenin tam anlamıyla şok olmuştum.Benim hayal ettiğim adam kaba-saba, argo kelimeler kullanan, dili bozuk birisi çıkmıştı ve hayallerim yıkılmış hissine kapılmıştım.O hisle oradan çıkıp gitmek istedim ama çok yakında durduğum için utancımdan çıkamadım ve daha sonra imzalatıp oradan ayrıldım.

Daha sonraları, bir sanatçının açık havada vermiş olduğu bir konsere gitmiştik arkadaşlarla.Televizyonlarda çok efendi, saygılı ve seviyeli olan bu beyefendi kılığındaki sanatçımız, bir baktım izleyicilerle konuşurken küfürler savurup duruyor.Hayır, kimseye küfür ettiği yok, adamın konuşma biçimi öyle.İki lafın arasına bir şey sıkıştırmasa apandisi patlayacak cinsten.Bir hayal kırıklığı da burada yaşamıştım.Bu 7-8 senelik bir mazi.

İnsan yaşadıkça öğreniyor her şeyi.Hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığını, gördüğümüzün aslında öyle olmadığını.Herkesin hayatında mutlaka olmuştur, ulaşmak isteyipte ulaştığınızda fos çıkan hayatlar.İmrenilesi bir hayat beklerken boş bir teneke bulduğum, sadece o tenekenin sesini duyduğum hayatlarla bende karşılaştım.Az gidip, uz gitmeye de gerek kalmayacak derece de insan anlıyor ki “özendiğimiz hayatlar, çoğu zaman özenilesi hayatlar değil”.

Şunu da kabul ediyorum, her yerde aynı konuşma tarzıyla konuşulmaz ya da her ortamda aynı davranılmazMisal ben; ben de yazdığım gibi değilim.Yazdığım kadar konuşmam, iki lafı bir araya getirmede de zorlanabilirim ama ben böyleyim.Az konuşsam da, çok konuşsam da ben böyle konuşurum.Sanıyorum ki çoğumuz da yazdığımız gibi değiliz.Bazan kişiye göre, bazan da ortama göre değişirsiniz.”Dışarda takım taklavat gezerken, eve gidince pijama giyilebilir” kadar durumu basite indirgersek elbet laşkalaşacak durumlar da olabilir.Ama benim bahsettiğim durum, maske takıp dünyayı seyir eden insanlar.Er veya geç maske düşüyor.İşin en kötü tarafı ise maske düştüğünde daha çok itibar görmeleri.

Ne olursa olsun ben hâlâ imajın hiçbir şey, susuzluğun her şey olduğunu savunanlardanım.Mesela bu yazının üstüne bir bardak soğuk su iyi gider.Yarasın efendim.


Hayırlı haftalar herkese...
posted by suveyda @ Permalink ¤9:52 AM  
9 Comments:
  • At 12:54 PM, Anonymous Anonymous said…

    selam

    ”Dışarda takım taklavat gezerken, eve gidince pijama giyilebilir”

    insanlar bir maskedir tutturmuş gidiyor. maskelerinde çoğu zaman işe yaradığını biliyoruz. bize kötülük yapan birine Allah (cc) emri üzerine hoşgörüyle bakmıyormuyuz uğruna kazanacaklarımız güzellikler adına.
    içimiz kan ağlasada tebesüm etmeye çalışmıyormuyuz mükafatının ne olduğunun idrakında olarak bütün bunlarda birer maskedir takındığımız gelin hepimiz taktığımız maskeleri güzelikler için eskitelim inşallah.
    ne demek istediğinizi çok iyi anladım :) sizlerin biraz olsun rahatlatmak için küçük bir menfaat sağlasın istedim tüm bunları ben ömür uzadıkça farkına varıyorum ama beni o kadar üzmüyor bu maskeler. hani bir bakış açısı var dır ya kendi menfaatin için idrakında ol ve eksiklerini muhasebe et muhasebe sonunda zayim varsa yani onlardan eksiyim varsa( her muhasebe sonunda kaybetmişimdir her zaman olduğu gibi) onlara üzülme. kendine üzül. o bakımdan üzülmüyorum üzülme hakkı görmüyorum kendimde. bilakis seviniyorum hiç olmassa muhasebe idrakına sevkettikleri için beni:)
    sizde öyle düşünün kaybetmeziniz gibi geliyor bana .
    inş.. öğledir.

     
  • At 1:00 PM, Anonymous Anonymous said…

    ".Er veya geç maske düşüyor.İşin en kötü tarafı ise maske düştüğünde daha çok itibar görmeleri."
    kimler tarafından görüldüğü çok önemli değilmi?
    maskelerimizin düştüğünde ebedi bir varlıktan itibar görmek ümidiyle. eyvallah

     
  • At 2:36 PM, Blogger Bâd-ı Sabâ said…

    "insanlar bir maskedir tutturmuş gidiyor. maskelerinde çoğu zaman işe yaradığını biliyoruz."

    "bize kötülük yapan birine Allah (cc) emri üzerine hoşgörüyle bakmıyormuyuz uğruna kazanacaklarımız güzellikler adına."

    "içimiz kan ağlasa da tebesüm etmeye çalışmıyor muyuz."

    "bilakis seviniyorum hiç olmassa muhasebe idrakına sevkettikleri için beni"

    "kimler tarafından görüldüğü çok önemli değilmi? maskelerimizin düştüğünde ebedi bir varlıktan itibar görmek ümidiyle."

    @ Anonymous

    Ne desem ki, nasıl desem ki :o) Süper, harika, müthiş tespitler.. Allah râzı olsun efendim...

    Elhamdülillah,


    * * *


    @ Süveyda

    Düşündürücü bir yazı hazırlamışsınız siz de, ilgiyle okuduk :) Çıkarılacak dersler var kendi heasbımıza..

    Bize de bir bardak su, lütfen ama.. Benim sizin bahsettiğini gibi bir derdim yok ve lâkin, suyu havaya serpmek istiyorum.. Güneşi görünce su, pırıl pırıl bir gökkuşağı oluşuyor :D

    Hayatın şu kim kaptı kim kaçtı hengamesinde bizlere gerçek yüzlerini gösterme cesaretinde olan mevzu bahis kişilere de teşekkür etmek yüceliğini gösterin artık..

    İmza gününde ona buna sırıtan bir yazar, ne kadar kendini oynayabiliyordur ki?!

    Ve o bahsettiğiniz sanatcı, sevenlerine karşı böyle içten olamayacaksa (kendisine göre) yaşamanın anlamı kalır mı hiç onun için?! Beni böyle kabul edenler gelsin diyor, hayallerinde beni layık olmadığım kaf dağına çıkaranlar dışarı bi zahmet :)

    İyi yapıyorlar demiyorum, ama bir yerde mesleklerini icra ediyorlar, başka bir yerde ise kendilerini oynuyorlar! Kabahat onlarda mı, yoksa aklı üç karış havada olan tebâda mı!!!

    Ölçüp biçmeden, tanıyıp etmeden kendi akıl dünyalarında pembe dizi edebiyatı yapan insanlar onlardan daha mı az suçludurlar. Asıl maskeyi maskeleri sizler takıyorsunuz o insanlara!!!

    Bir de sevinin bence, hem de çok sevinin; Anonim yorumcu ile aynı düşünüyorum.. Çok değerli bir hazine keşfetmişsiniz. Dünya fâni ölüm âni diyor bu hazine bize :)

    Candan Erçetin'in kulakları çınlasın.. Yalannn, ölümden başkası yalannn... Gene neşe bulutları üzerimde bugün :o) Bakın size hiç sataşmadım de mi :)

    Âmin,

     
  • At 4:18 PM, Anonymous Anonymous said…

    Bu yazıyı okuyunca çok şeyler yazmak isterdim ama şimdilik kısaca şunlar aklıma geldi.
    Hiçbirşey dışardan göründüğü gibi değildir.
    Bazen dışı süs içi pis çok şeylerle karşılaşırız.
    Uzaktan çok güzel ve cazip görünen birçok şey tanıdıkça ve tanındıkça gerçek yüzünün o kadar da iyi olmadığı anlaşılır.
    "Dünyanın gayrimeşru lezzetleri zehirli bala benzer Lezzeti nisbetinde elemi de vardır.Meşru daire herzaman keyfe kafidir ve harama girmeye hiç lüzüm yoktur"
    Maskeli ve güzel makyajlı nice insanlar vardır uzaktan çok iyi ve nazik görünürler ama aslında öyle değillerdirler.
    Birçok insanın içleri dışa dışları içe çevrilse ne masum yüzler altında kimbilir ne canavarlar çıkar.
    İnsanlar ya oldukları gibi görünselerdi veya göründükleri gibi olsalardı bir çok problem kendiliğinden çözülürdü.
    Ama bütün bunlara rağmen biz hüsnü zan etmeliyiz "Hüsnü zan adem-i itimad" ölçümüz olmalı.
    Yani herkes için iyi düşüneceğiz ama körü körüne itimad etmeyeceğiz.
    Bu arada bütün olumsuzluklara rağmen herşeye ibret ve imtihan nazarıyla bakmak ve olaylardan ders alabilmek çok önemlidir.
    "Güzel gören güzel düşünür Güzel düşünen hayatından lezzet alır"
    Bütün çirkinliklere rağmen güzel görmek ve güzel düşünmek temennisiyle Allaha emanet olunuz.

     
  • At 4:43 PM, Anonymous Anonymous said…

    Önceki yazımı gönderdikten sonra eksik birşeyler olduğunu hissettim ve bunları yazayım dedim.
    Nasılki zahiren güzel görünen birçokşeyin arkasında güzel olmayan çirkin şeyler mevcut olabiliyorsa bunun tam tersi de çoğu kez karşımıza çıkabilir.
    Zahirde çirkin görünen birçok şeyin arkasında aslında güzel ve iyi şeyler olabilir.
    Kısaca şunu demek istiyorum zahire yani görünüşe aldanmamak lazım güzel addedilen birçok şey çirkin;
    Çirkin zannedilen birçok şey de güzele inkilap edebilir.

     
  • At 9:41 AM, Blogger suveyda said…

    maskeli baloya dönmüş burası:)

    anonymous,
    isimsiz arkadaşım hoşgeldin, aleykum selam.
    maskeler havada uçuşmaya başlamış.Aslında sizin bakış açınızla bakacak olursak, evet hepimiz maske kullanıyoruz denebilir.Şu da var ki insanoğlu tek duyguyla hareket eden bir insan değil.üzülebilirde, sevnebilirde, şaşırabilir, kızabilir vs vs.Bunlara maske gözüyle bakmak doğru mu olur acaba?Sonuçta biz girdiğimiz ortamlara göre değişiriz.Evdeki halimizle, sokaktaki halimiz bir değildir ki.Bu da maske taktığımız anlamına gelmez heralde.Sizde beni anladınız.Anlaşmak ne güzel bişe:)
    Eskisi gibi de üzülmüyorum artık,bazı şeyleri görebilmek aslında mutluluk veriyor, demek ki o zamanlar göremiyormuşum, çocukluğuma verdim:)
    tşkler açıklamalarınız için.akıl yaşta değil, baştadır ama aklı başa çoğu zaman yaş getiriyor.
    inş kaybedenlerden olmayız.
    düşünecem bunu:)




    anonymous,
    acaba aynı kişiler mi oluyorsunuz?
    satır arası soralım bunuda.
    Şahıslar önemlidir elbet ama şuda var, ya içlerinde sizin de önemsedikleriniz de varsa?
    hayat böyle bişey işte.Her zaman birileri, sizi ya iyi yönde ya da kötü yönde şaşırtıp durur.
    Önemli olan dediğiniz gibi O'nun itibarına mazhar olabilmek.
    inş olabilmek dileğiyle.





    kazım mızrak,
    Kazım bey, öncelikle şunu demem lazım, burda birbirimizden habersiz olmamak ne güzel.Yani yorumcuların birbirleriyle dahi konuşabilmesi, faydalanabilmesi.

    bir bardak suda ammada fırtına koparmışsınız siz de, bu kışın ayazında gökkuşağı da getirdiniz ya bundan iyisi şamda kayısı:)

    sanırım bir yanlış anlaşılma var.Ben onlar hakkında hayal kurmadım.Sadece yazar hakkında aklımda şekillenmiş bir kaç fikir vardı, on da yanıldığımı gördüm.Çok basit bişe, ben çok akıcı konuşabilen, düzgün ifade edebilen birini bekliyordum, o kadar kitap yazmış biri olarak.Şaşkınlığım sadece bunun böyle olmadığını görmekti.Bunun kötü bişey olduğunu söylemiyorum.Olabilir de diyorum.Mevzu bahis olan, beklentiler ve karşılaşılanlar.Sanatçı bahsin de de, zaten benim takip ettiğim biri değildi.Bildiğim kişiliğinin çok tersi bir yapıyla karşılaşınca şaşırma eylemini gösterebildim.Halkın karşısına çıkan bir insan, hele ki onların sayesinde ekmek yiyorsa öyle konuşma lüksü yoktur.Sonuçta herkes görmediği birine anlamlar yükler,sizin resminiz sayfanızda olmasaydı, inanın herkesin kafasında farklı bir Kazım canlanacaktı.Kitap okurkende bu böyle değil midir?Sinemaya uyarlanınca yaşadığımız şaşkınlık ve rolleri oynayanları beğenmeyişimiz.Çünkü biz onu farklı hayal ederiz.Bu da pembe hayaller kurmamızdan kaynaklanmaz, ister istemez yaparız bunu.

    Bilmem anlatabildim mi?:)

    Siz bu kadar mutlusunuz ya, tabi Allah bozmasın bu arada ama bu pek hayra alamet durmuyor:)
    daha farklı bir profil çizen biri için, bu mutluluk şaşırtmıyor değil hani.
    şükür ki sataşmamışsınız, bide sataşsaydınız ne olurdu acaba?:)




    mehmet bey,
    zaten bayağı güzel şeyler yazmışsınız, daha ne olsun mehmet bey, üzülmeyin kısa oldu diye:)

    okuldayken bir ara çok meşhurdu, bir kalem vardı.Şimdi de vardır.İçinde 4-5 çeşit ucu vardı.Hangisine basarsanız o renk yazardı.Yani bilirdiniz ki kırmızıya bassam kırmızı yazacak, yeşile bassam yeşil yazacak diye.
    Sonra bide daha değişiği vardı bunların.Kalemleri renk renk olurdu.Misal; kalem kırmızı olurdu ama mavi yazardı, turuncu olurdu ama siyah yazardı.İlk bakınca dışındaki renk neyse o renk yazacağını sanırdınız.Bazı kalemlerde vardı ki çok süslü olurlardı ama yazıya gelince bir çizgi atmak bile elzem olurdu.Denemeden bilemezdiniz.Yazmadan anlayamazdınız.Hatırlıyorum da bir gün sırada otururken bu işe çok kafa yormuştum.İnsanlar da bu kalem gibi değiller mi demiştim?Onlarla yaşamadan anlayamazsın.Çekeceğin varsa çekersin ve görürsün.Bazan görmek yeterken bazan da içine girmek gerekiyordu.

    ve yine dediğiniz gibi hüsn-ü zanla yaklaşmak gerekiyor, bütün kalemlerin iyi yazacağını düşünmek gerekiyor, sonuçta kalem yazmak gibi güzel eylem yaptığı için, çünkü insanın mayasının güzel olduğu gibi.Her şerde bir hayır vardır kaidesini unutmayarak.hayır zannettiğimiz şeylerde şer, şer zannettiğimiz şeylerde hayır olabileceğini düşünerek.
    bunu yapabiliriz inş.
    teşekkürler.

     
  • At 11:25 PM, Anonymous Anonymous said…

    "anonymous,
    acaba aynı kişiler mi oluyorsunuz?"

    evet aynı kişiyim.

    hayat kısa be kardeşim.
    boş ver ve şükret.
    bunları kavrayabilme idrakı en azından Allah(CC) vermiş size.
    bu idrakı, elde edemeyen o kadar çok insanoğlu var ki.
    onlara acısak inanın ömrümüz yetmez.
    madem hayat kısa, bencillik yapıp önce kendimizi kurtaralım.
    sonrası kendiliğinden gelir dağilmi?

     
  • At 3:55 PM, Blogger Unknown said…

    Evet ya kim tamamen olduğu gibidir. Herkesin içinde birazcık kendine sakladıkları vardır. Kimisi ikiyüzlülükten, kimisi tebiyeden, kimisi korkudan. Mesela ben güvenemem insanlara. Saklarım kendimi. Dışardan çok güçlü gibi görünsem de reklamlardaki ufack hüzünlere bile ağlayabilirim. Kimse görmesin isterim. Ama küçücük bir kız içimde mızmızlanıp durur.

     
  • At 9:01 AM, Blogger suveyda said…

    Anonymous,
    peki sizi dinleyecem kardeş.dediğiniz gibi olsun.:)
    son olarak size yüz puanlık bir soru.korkmayın çalıştığınız yerden soracam.
    bir isminiz var değil mi?
    ya da değişik bir versiyonla sorayım, ben sizi tanıyor muyum, tanımıyor muyum?
    bitti:)




    çalıkuşu,
    hoşgeldin çalıkuşu, ne zamandır yoksun, baktım bloğunada anlatmışsın.çok ara verme, bu camiada çabuk unutulursun dermişimmm:)
    evet çoğumuz öyleyiz aslında.öyle de olmak zorundayız.yoksa kendimizi çok zor koruruz.üşümemek için elbiseleri giymek zorundayız.
    benim anlatmak istediğim yazın ortasında giyilen kabanlar olarak ifade etsem olur heralde.hatta bazan bi kaç beden büyük gelenleride var.

     
Post a Comment
<< Home
 
 

about me
gelirsin gidersin dostumsun, gelmezsin gitmezsin neyimsin
Udah Lewat
Archives
Dua
Allah’ım, Sana tutunuyorum, Kimsenin yere atmasına izin verme beni. (Sadi)
Martı

“Yaşamak için ne çok sebep var,” diye düşünüyor uçmanın anlamına vardıkça. Kabiliyetlerinin sınırlarını aşmak, onu yaşatan en büyük sebep. Onun için balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka sebepler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz. Becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi hür olabiliriz!

Böyledir

Başkasını kıran, inciten bir insanın kendisi de bundan mutlaka yara alır.Kötülüğün oku mutlaka geri döner

Budur

Ne gökte, ne denizde, ne dağların içinde, ne de ormanların kuytu bir köşesinde, hiçbir yer yoktur ki, insan yaptığı fenalıktan, karşılığını görmeden, kurtulup sıyrılabilsin

Arkadaşlar
Designed-By

Visit Me Klik It
Credite
15n41n1