Tuesday, November 07, 2006 |
BAZAN FAZLADIR HERŞEY |
“Kendin için yaşamalısın, sadece kendin için” diyor herkes.Yazarlar, çizerler, şairler ve vesaireler.İki günlük dünya, hadi hatrı kalmasın deyip üç günede çıkardığımız dünyada başkalarını düşünmek, başkaları için yaşamak değmezmiş, düşünmekse, sevmekse,adamaksa, her şey boşaymış.Başkalarını düşünmeden, etrafımızı dinlemeden, çevremizi gözardı ederek bir yaşam biçimimiz olmalıymış.Mailler dolaşıyor adres kutularında mektuplar yerine sadece kendin için yaşa diye haykıran mailler.İnsanlar yalnızlığa terk ediliyor, kalabalıklardan somutlaştırılıyor, etliye sütlüye karışmadan bir hayat tarzı tavsiye ediliyor.Yok diyorum, hayır diyorum, yalnızlık sadece ALLAH’a mahsustur diyorum, biz birbirimize muhtacız, bir zincirin halkalarıyız, birimiz koparsak diğerimiz zarar görür, bunu taa ortaokul vatandaşlık derslerinde öğrenmiştik.
İnsanlar sadece yalnızlığa değil, bencilliğe terk ediliyor böyle “sadece kendini düşün” vari düşünceler telkin edilerek.Nasıl kendimizi düşünebiliriz ki sadece, bu hayatta ya anneyiz, ya baba, ya evlat, ya kardeş,abi,abla,teyze,hala,dost,arkadaş, belkide hepsi.Bunca sorumluluk altında nasıl sadece kendimizi düşünebiliriz.
Bir dostum bir gün şöyle demişti: “Arkadaş düşeceğin yerleri gösterir, dost düşme diye kolundan tutar, abla ve abiler yere halı olur incinme diye” Ve haklıydı…
Ablayım ben kardeşimi düşünmem lazım, gelmesini gitmesini,derdini , tasasını, aldığını , verdiğini, düşünürüm de.Kimilerine göre karışmak olarak söyleniyor, özel hayatı olmalıymış.Olsun karışmaksa karışırım ben, hayatı da benim için özel zaten.İsterim ki zor bir durumda kalınca aranacak bir ablası olduğunu bilsin.Evladım ben, annemi babamı düşünürüm onların düşündükleri kadar olmasada.Halayım, yeğenlerimi düşünürüm, alacağı sakızı, çikolatayı, oyuncağı düşünürüm, benim için basit şeyler olsada, onlar için dünyalar kadar önemli olduğunu bilirim.Yeri gelir abimi düşünürüm kardeşim çünkü.Ve dostlarım var nihayetinde, bir lafına her işimi bırakıp ardından gidebileceğim, omzumu verebileceğim, zamanımı zamanı yapacağım dostlarım var.Bunlar en belirgin durumlar ve daha niceleri…
Dedem anlatmıştı bir gün.Almanya’da komşularının, evlatları tarafından yalnız bırakıldığını,terk edildiğini.Arada çıkar bakarmış kendi ve bir gün vefat etmiş.Çocuklara cenaze günü haber verildiği halde zoraki gelmişler.Ne hazin bir durum.Kendimi ne kadar kötü hissetmiştim ve masal dinler gibi dinlemiştim.
İstemiyorum ben sadece kendim için yaşamak.Yaptığım her adımın bir anlamı olmalı.Komşularım olmalı bir ikindi çayına çağıracağım, sofralarım olmalı sevdiklerimi ağırlayacağım ve aranacak dostlarım olmalı bir telefon yakınlığı kadar ve aramasamda sormasamda bilmeli bir yerlerde benim varlığımı ve Sıla-i Rahimlerim olmalı Peygamber (s.a.v) lisanında…
“İnsan gibi robot üretilecekmiş; oysa robot gibi insan çoktan üretildi bile!Robot gibi insan; yani insanlığı olmayan insan…Sevgisiz, merhametsiz, duygusuz, ruhsuz insan…Tanık olduğu vahşete, zulme dahi tepki vermeyen insan “ diyor Lütfü Oflaz.
Bir korkum varsa şayet böyle bir insan tipi olmaktan korkarım.Diyorum ya her şeyin bir anlamı olmalı, bunları yazmamında olduğu gibi.Anlamsız olacaksa da anlamsızlık adına olmalı…
Kendim için derken başkalarına yönelir hayat, dönüp gene bizi bulduğu gibi.Olmalıysa böyle olmalı…
|
posted by suveyda @ Permalink ¤11:14 AM |
|
4 Comments: |
-
En kötüsü, şimdi, yakında veya uzakta hiç kimsenin olmaması...
-
hayır medusam. vallahide billahide öyle değil. sen ordasın, bende burda.mekanın önemi yok benim için, senin için de olmadığını bildiğim gibi. yakındakileri bilemem ama uzakta biri var. tamam mı:)
hâlâ ka-pı-nın-üs-tün-de-fa-re-var :))
-
süveyda çok içlenerek ve oldukça yoğun hislerle yazmışsın. zaten bu yazılar, bu faaliyetler, site, hiç bir zaman bizlerin bu bahsettiğin robotlardan olmadığımızı (olmadığını) göstermiyor mu ? inanıyorum ki, bu şekilde bir site kurup bir şeyler yazmaya çalışan hepimiz, bunları okuyup yorumlar yazan her birimiz ve hatta yorum yazmasa bile sadece bu yazılanları okuyarak bizlere katılan ve kendilerini hiç tanımadıklarımız dahi, aslında robot değiller. kesin eminim bundan. değiller..
-
baver, insan karşılaştığı durumlar karşısında ve bir o kadar karşılaştığı şu robot tiplemeli insanlar yanısıra böyle senin dediğin gibi robot olmayan insanları bildikçe bir umut oluyor.
nihayet sığacağımız yer bir avuç kara toprak ve son soru nasıl bilirdiniz merhumu diye sorulunca insanların akıllarına insancıl ve sevgi dolu biri olarak akılda kalabilmek.
robot gibi bilmezdik diyebilmek...
|
|
<< Home |
|
|
|
|
|
about me |
gelirsin gidersin dostumsun, gelmezsin gitmezsin neyimsin |
Udah Lewat |
|
Archives |
|
Dua |
Allah’ım,
Sana tutunuyorum,
Kimsenin yere atmasına izin verme beni.
(Sadi)
|
Martı |
“Yaşamak için ne çok sebep var,” diye düşünüyor uçmanın anlamına vardıkça. Kabiliyetlerinin sınırlarını aşmak, onu yaşatan en büyük sebep. Onun için balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka sebepler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz. Becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi hür olabiliriz!
|
Böyledir |
Başkasını kıran, inciten bir insanın kendisi de bundan mutlaka yara alır.Kötülüğün oku mutlaka geri döner |
Budur |
Ne gökte, ne denizde, ne dağların içinde, ne de ormanların kuytu bir köşesinde, hiçbir yer yoktur ki, insan yaptığı fenalıktan, karşılığını görmeden, kurtulup sıyrılabilsin |
Arkadaşlar |
|
Designed-By |
|
Credite |
|
|
En kötüsü, şimdi, yakında veya uzakta hiç kimsenin olmaması...