Wednesday, September 13, 2006
bir sapanım, bir ben ve bir de dualarım...

Bir sapanım var ve yüzlerce taşlarım…
Öyle bildiğiniz taşlardan değil, seçilmiş bunlar.Hani attığın zaman beyni yaran taşlar.
Bir kat elbisem var, kenarları sökük.Bakmayın sökük olduğuna tertemizdir.Ayakkabılarım var kenarları yırtık.
Olsun.
Ya hiç olmasaydı!
Babamdan yadigar kolyem var boynumdan hiç çıkarmadığım ve bir de annemin taktığı nuska.Seni kötülüklerden korur demişti annem takarken, ölüm döşeğinde.
Ve bir de yanımdan hiç ayırmadığım resim var koynumda sakladığım.Annem-babam-abim-ablam ve ben…
Minnacık duruyorum orda.Babam, annemin omzuna atmış elini , ben annemin kucağında , abim ve ablam yanyana.
Bomba sesleri arasında dünyaya gelmişim.Bodrum katta dünyaya açmışım gözlerimi ve savaşa ve kana ve barut kokusuna…

Alıp götürdüler bir gün abimle ablamı.Babam koştu peşlerinden, kör hücrelere tıktılar onu.Annem dayanamadı bu acıya, o da gitti hiç dönmemecesine.



Bir başıma kaldım buralarda, bir başıma sapanımla ve taşlarımla…

Her taşımı annem-babam için, abim –ablam geri dönsün diye atıyorum.Yanağımdan süzülen yaşlar senin için ablam.Hani bana çikolatalı pasta yapacaktın ya.Yapacaksın bir gün abla, onun için bu taşlar.Başka çocukların ablaları da gitmesin diye bu taşlar…

Hani beni parka götürecektin ya abim, çarpışan arabalara binecektik, dönme dolaba, trene.Bu taşlar onun için abim.Hiç gidemeyeceğimiz parklar için bu taşlar abi.Parka gidemeyen çocuklar kalmasın diye, bu taşlar…



Ey koca tank!
Sen mi beni korkutacaksın?Senmi ölümüme sebep olacaksın.Dertlilerin dermanı, çaresizlerin çaresi Allah’ım var benim.O istemedikçe bir adım yaklaşamazsın bana.Ama O isterse bu avuçladığım taşlar mezar olur sana.O isterse Ebabil kuşlarını yollar , dağıtır, perişan eder.

Kaç metre uzağa fırlatabilirsin füzeni, ne kadar uzağa düşürebilirsin bombalarını?Kaç gönlü yangın yerine çevirebilirsin?
Söyle ey koca tank kaç ocağı tarumar edebilirsin…

Ben söyleyeyim.
Senden hızlı giden, senden çabuk ulaşan dualarım var benim.Yangın yerini gül bahçesine çeviren yakarışlarım var benim, gözyaşlarım var puldan öte, zarftan ziyade.Melekler taşır benim mektuplarımı.

Hâlâ üstüme gelmeye razımısın?Hâlâ taşlarıma hedef olmaya, dilimde beddua olmaya var mısın? Dilimde dualarıma düşmeye heybetin yetecek mi dersin?

Bir ben varım , bir sapanım, bir de taşlarım ve bir de dualarım…

Benden korkmuyorsan çık karşıma!

Ve vaat edilmiş gün gelince taşlarım bile hesap soracak senden.Ben onlarla oyun oynuyordum, sen geldin, silah oldu onlar ellerimde…
posted by suveyda @ Permalink ¤10:14 AM  
4 Comments:
  • At 12:57 AM, Blogger zootechnist said…

    Sahipsiz değilsiniz ey yiğit kardeşlerim
    Bu dava hepimizin yalnız size yük değil
    Her hesabın üstünde hesap var muhasib var
    Zalim güçlü olsa da Allahtan büyük büyük değil

     
  • At 3:40 PM, Blogger suveyda said…

    geçen gün resimlere bakıyordum.
    filistin, lübnan,genç ,yaşlı ve onlarca çocuk resimleri.
    ellerinde sapan resimleri olan çocukları görünce durdum kaldım öyle.baktım uzunca bir zaman.oysa bu oyuncak olmalıydı dedim kendi kendime.ama ellerinde silah o lmuş durumda.üstelik korkusuzca cesurca kullanıyorlar bunu.
    ve üstelik çocuk bunlar.
    bir an sanki kendimi onlar gibi hissettim, bu çok zor ya!
    ve sonra bu cümleler döküldü kalemimden.
    çocuk olmak çok zor ve çok cesurca.


    zootechnist, evet bütün hesapların üstünde bir hesap var.onlar kendilerince planlar yaparken ALLAH ın da planları var.o beklenen günde gelecek elbet..

    ve mustafa hocam,
    cahit zarifoğlu hoş demiş , güzel demiş.
    umarım kalbimiz körleşmez.
    bakar görmez körlerden olmayız.

     
  • At 10:13 PM, Blogger birisinin yeri said…

    suveyda intifada !

     
  • At 9:48 AM, Blogger suveyda said…

    "İntifada, hareketlenme, silkinme, harekete geçme "

    Baver,

    keşke!

     
Post a Comment
<< Home
 
 

about me
gelirsin gidersin dostumsun, gelmezsin gitmezsin neyimsin
Udah Lewat
Archives
Dua
Allah’ım, Sana tutunuyorum, Kimsenin yere atmasına izin verme beni. (Sadi)
Martı

“Yaşamak için ne çok sebep var,” diye düşünüyor uçmanın anlamına vardıkça. Kabiliyetlerinin sınırlarını aşmak, onu yaşatan en büyük sebep. Onun için balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka sebepler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz. Becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi hür olabiliriz!

Böyledir

Başkasını kıran, inciten bir insanın kendisi de bundan mutlaka yara alır.Kötülüğün oku mutlaka geri döner

Budur

Ne gökte, ne denizde, ne dağların içinde, ne de ormanların kuytu bir köşesinde, hiçbir yer yoktur ki, insan yaptığı fenalıktan, karşılığını görmeden, kurtulup sıyrılabilsin

Arkadaşlar
Designed-By

Visit Me Klik It
Credite
15n41n1