Selam ve muhabbetle; Yaşam boyu gülücüklerle; Mutluluk dolu yarınlarla; Sağlık ve saadetle kalın... ................................ Nihayet kışın bitmesiyle; Bahar geldi hoş geldi. Bir kaç güzel resimle; Bloglara renk geldi... ................................ Durmak yok; Resimlerle de olsa; Bloga devam:))
bayılıyorum şu bahara.her şey nede güzel oluyor bahar gelince.çiçekler kuş sesleri.insan ister istemez bi keyifleniyor.dışarda piknikler.çimlerde oturmak.herşey bir başka güzel.
ama herşeyi de tadında brakmak lazım canım.sana kalsın hayatımızın her dakkasını bir piknik havasında geçirecez.insanın bu kadar oksijenden piknikten kusması gelir be.hobi olarak kalmalı.görev olarak değil.eve sensiz plan yapmam mümkün değil.sen plancı başı bende senin plancı başı yamağın.aslında hayatı plansız yaşamak lazım.mutlaka bir düşünür söylemiştir bunu.söylememişse de beni yazsınlar tarihe.
hava güzel olunca duramıyorum mommo kanım kaynıyor üstelik bütün kış güzel havalar hayalleri kurmadık mı biz.Gerçi kışında kurmuştum ama sendeki macera ruhunun yetersizliği sebebiyle askıda kaldı genelde. hayatın her anını değerlendirmeli mommo.tam olarak böyle olmasada buna benzer bişey muhakkak bir düşünür demiştir.Hatta düşünsen sen bile dersin. hafta sonuna büyük planlarım var mommo Allah nasip ederse. hazırla ruhunu:)
evet senin kanının kaynadığı kesin.bunu geçen akşam kınada yeterince ispatladın.ama şunuda anlamış olacanki fazla kaynamak zarar verdi sana.evet sen piknik için kar kış tanımıyon..hava nası olursa olsun yeterki senin havan iyi olsun yetiyor sana.hafta sonuki plan ne acaba.uzayamı çıkıyoz,tuateneyo'yamı gidiyoruz.beni evde brakda sen özgürsün buzullara bile gidebilirsin.yolun ve bahtın açık ola kristof kolomb
Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat En müstesna doğuşa hamiledir kainat
Yıllardır bozu bulanık suları yudumladım Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
Hasretin Alev alev içime bir an düştü Değişti hayel köşküm, gözümde viran düştü Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü
İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla Evlerin arasına dikilir yesil bayrak Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak
Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım Heyûla, bir ağ gibi ördü rüyalarımı Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydim
Yağmur, gülsenimize sensiz, baldiran düştü Düşmanlik içimizde; dostluklar yaban düştü Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü
Bir güzide mektuptur, çağlarin ötesinden Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına Yayılır o en büyük mustu, pazartesinden Beyazlik dokunmuştur gecenin siyahina Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin
Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamiş, mazide Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydim
Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü
Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar Mutluluk nağmeleri işitirler Hiradan Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri Paramparça, ateşler sahinin hayalleri
Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım O mücella çehreni izleseydim ebedi Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım
Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü Katil sinekler deldi hicabın perdesini İstiklal boşluğunda Arılar nadan düştü Dolaşan ben olsaydım Save'nin damarında Tablosunu yapardim yıkılan her kulenin Ebedi aşka giden esrarlı yollarında Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin Tarasaydım bengisu fışkıran kakülünü On asırlık ocağın savururdum külünü
Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü
Badiye yaylasında koklasaydım izini Kefenimi biçseydi Ebva'da esen rüzgar Seninle yıkasaydım acılar dehlizini Ne kaderi suçlamak kalırdı ne intihar Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya
Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
Haritanın en beyaz noktasına kan düştü Kırıldı Adaletin kılıcı; kalkan düştü Mahkumlar yargılıyor; hakimler mahkum şimdi Hakların temeline sanki bir volkan düştü
Firakınla kavrulur çölde kum taneleri Ahuların içinde sevdan akkor gibidir Erdemin, bereketin doldurur haneleri Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir Şemsiyesi altında yürürsün bulutların Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların
Devlerin esrarını aynalara sorsaydım Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü İlkin karardı yollar, sonra heyelan düştü Güvenilen dağlara Kar yağdi birer birer Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü
Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından
Madeni arzuların ardında seyre daldım Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini Senin için görülen bir düş de ben olsaydim
Şehirler kabus dolu; köylere duman düştü Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali Hazindir ki; dertleri asmaya umman düştü
Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur Sensiz doğrular eğri; beyaz bile karadır Sesini duymayanlar girdabında boğulur Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin
Saatlerin ardında hep kendimi aradim Bir melal zincirine takıldı parmaklarım Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü Sensiz kıtalar boyu uzayan vatan düştü Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü
Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve Ay Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin Mekanın fırçasında solmayan resim senin
Yağmur, birgün elimi ellerinde bulsaydım Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü İniltiler geliyor doğudan ve batıdan Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü
Islaklığı sanadır ahımın, efgahımın İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın Nazarın ok misali karanlıkları deler Bu değirmen seninle dönüyor; ahenk senin Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin
Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü
Nefsinle yeniden çizilecek desenler Çehreler yepyeni bir degişim geçirecek Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler Anneler çocuklara hep seni içirecek Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin Sana mü'mindir sema; sana muhtaçtır zemin
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım
Kardeşler arasında heyhat, su-i zan düştü Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü Şarrkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım Dokunduğun küçük bir nakiş da ben olsaydım Sana sırılsıklam bir bakiş da ben olsaydım Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım Senin için görülen bir düş de ben olsaydım Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım
Merhaba Nur Bu kadar uzun bir yazıyı baştan sona kadar sen okudun mu? Eğer okudunsa tebrikler... Aslında böyle anlamlı bir yazıyı yorum sayfasına değil de kendi bloguna iktibas edip yazsaydın daha güzel olurdu diye düşünüyorum... Bloguna baktım bomboş ve yeller esiyor da:) Misafirperver ve engin hoşgörü sahibi Suveydanın evinde pardon blogunda bile olsa bu güzel yazıyı paylaşdığın için teşekkürler ve Selamlar
selma, mommo sanırım dediklerinden utanıyorsundur şimdi.Geçen akşam başına gelenleri unutmadın sanırım.Benden sana abla tavsiyesi bidaha plan yapma, sana göre değil bu işler:)) hafta sonuna aşırı planlarım var, enerji depola anca yetişirsin.Bana takıl hayatını yaşa sen mommo:)
Görüşüme katıldığın için teşekkürler Sellocan Okumaya başlamadan önce gözlerini iyice dinlendir ve acele etmeden yavaş yavaş oku... Allah sabır versin... Bu arada Selmanın öksüz, yetim ve de garip görünen "Sellocanın Dünyası" na girip yorum yazayım ve blogundaki kış manzaralarını görünce kışın bittiğini baharın geldiğini haber vereyim dedim ama şifre engeliyle karşılaştım:) Zaten Selma kendi blogundan çok buralarda gezindiğinden oraya yazmış gibi olur sanırım:) Bu arada buradaki abla-kardeş aranızdaki muhabbet, dayanışma, planlama ve de tatlı çekişme gözler yaşartıyor:) Rabbim dünya ve ahiret saadeti ve mutluluğu versin hepinize... Baharın güzelliğiyle her daim sevgi ve sağlıcakla kalın...
ama benim bloğumsa şifre yoktu bildiğim kadarıyla.acaba abloş mu koydu.gerekli mercilere başvurup soracam.hakkımı arıyacam.inşanlah ablam çıkmaz arkasından.evet benim blığum çok öksüz garip ve harabe gibi.bir atalım da hep beraber topluyalım.yardım yazılarınıza açığız.
evet ben bir daha plan yapmıyacam.hep batıyor benim planlarım.aksilikler üst üste geliyor.ayrıca yazıyı okumadığım için özür dilerim.senin planlarına benim ve gücüm yeter ne param.beni hastanelik edecen sonunda.bu kadar plan patlaması olmazki.az dur dinlen ya.
Merhaba
ReplyDeleteSuveyda Hanım Kardeşim
Selam ve muhabbetle;
Yaşam boyu gülücüklerle;
Mutluluk dolu yarınlarla;
Sağlık ve saadetle kalın...
................................
Nihayet kışın bitmesiyle;
Bahar geldi hoş geldi.
Bir kaç güzel resimle;
Bloglara renk geldi...
................................
Durmak yok;
Resimlerle de olsa;
Bloga devam:))
bayılıyorum şu bahara.her şey nede güzel oluyor bahar gelince.çiçekler kuş sesleri.insan ister istemez bi keyifleniyor.dışarda piknikler.çimlerde oturmak.herşey bir başka güzel.
ReplyDeletemerhaba mehmet bey,
ReplyDeletebahar geldi hayat geldi
resimlerle de olsa bloga devam:))
selma,
bide ben olunca sanki daha bir güzel değil mi selma:))
bensiz o planları nasıl yapacan , planda yapmazsın.bi düşün hele.
ama herşeyi de tadında brakmak lazım canım.sana kalsın hayatımızın her dakkasını bir piknik havasında geçirecez.insanın bu kadar oksijenden piknikten kusması gelir be.hobi olarak kalmalı.görev olarak değil.eve sensiz plan yapmam mümkün değil.sen plancı başı bende senin plancı başı yamağın.aslında hayatı plansız yaşamak lazım.mutlaka bir düşünür söylemiştir bunu.söylememişse de beni yazsınlar tarihe.
ReplyDeletehava güzel olunca duramıyorum mommo kanım kaynıyor üstelik bütün kış güzel havalar hayalleri kurmadık mı biz.Gerçi kışında kurmuştum ama sendeki macera ruhunun yetersizliği sebebiyle askıda kaldı genelde.
ReplyDeletehayatın her anını değerlendirmeli mommo.tam olarak böyle olmasada buna benzer bişey muhakkak bir düşünür demiştir.Hatta düşünsen sen bile dersin.
hafta sonuna büyük planlarım var mommo Allah nasip ederse.
hazırla ruhunu:)
evet senin kanının kaynadığı kesin.bunu geçen akşam kınada yeterince ispatladın.ama şunuda anlamış olacanki fazla kaynamak zarar verdi sana.evet sen piknik için kar kış tanımıyon..hava nası olursa olsun yeterki senin havan iyi olsun yetiyor sana.hafta sonuki plan ne acaba.uzayamı çıkıyoz,tuateneyo'yamı gidiyoruz.beni evde brakda sen özgürsün buzullara bile gidebilirsin.yolun ve bahtın açık ola kristof kolomb
ReplyDeleteVareden'in adıyla insanlığa inen Nur
ReplyDeleteBir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat
En müstesna doğuşa hamiledir kainat
Yıllardır bozu bulanık suları yudumladım
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
Hasretin Alev alev içime bir an düştü
Değişti hayel köşküm, gözümde viran düştü
Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü
İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin
Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla
Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin
Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla
Evlerin arasına dikilir yesil bayrak
Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak
Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım
Heyûla, bir ağ gibi ördü rüyalarımı
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydim
Yağmur, gülsenimize sensiz, baldiran düştü
Düşmanlik içimizde; dostluklar yaban düştü
Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe
Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü
Bir güzide mektuptur, çağlarin ötesinden
Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına
Yayılır o en büyük mustu, pazartesinden
Beyazlik dokunmuştur gecenin siyahina
Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin
Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin
Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım
Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamiş, mazide
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydim
Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü
Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü
Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin
En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü
Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan
Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar
Mutluluk nağmeleri işitirler Hiradan
Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar
Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri
Paramparça, ateşler sahinin hayalleri
Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım
O mücella çehreni izleseydim ebedi
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım
Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü
Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü
Katil sinekler deldi hicabın perdesini
İstiklal boşluğunda Arılar nadan düştü
Dolaşan ben olsaydım Save'nin damarında
Tablosunu yapardim yıkılan her kulenin
Ebedi aşka giden esrarlı yollarında
Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin
Tarasaydım bengisu fışkıran kakülünü
On asırlık ocağın savururdum külünü
Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım
Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü
Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü
Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara
Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü
Badiye yaylasında koklasaydım izini
Kefenimi biçseydi Ebva'da esen rüzgar
Seninle yıkasaydım acılar dehlizini
Ne kaderi suçlamak kalırdı ne intihar
Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya
Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya
Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım
Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
Haritanın en beyaz noktasına kan düştü
Kırıldı Adaletin kılıcı; kalkan düştü
Mahkumlar yargılıyor; hakimler mahkum şimdi
Hakların temeline sanki bir volkan düştü
Firakınla kavrulur çölde kum taneleri
Ahuların içinde sevdan akkor gibidir
Erdemin, bereketin doldurur haneleri
Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir
Şemsiyesi altında yürürsün bulutların
Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların
Devlerin esrarını aynalara sorsaydım
Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü
İlkin karardı yollar, sonra heyelan düştü
Güvenilen dağlara Kar yağdi birer birer
Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü
Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini
Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir
Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini
Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir
Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından
Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından
Madeni arzuların ardında seyre daldım
Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini
Senin için görülen bir düş de ben olsaydim
Şehirler kabus dolu; köylere duman düştü
Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü
Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali
Hazindir ki; dertleri asmaya umman düştü
Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır
Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur
Sensiz doğrular eğri; beyaz bile karadır
Sesini duymayanlar girdabında boğulur
Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin
Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin
Saatlerin ardında hep kendimi aradim
Bir melal zincirine takıldı parmaklarım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü
Sensiz kıtalar boyu uzayan vatan düştü
Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül
Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü
Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde
Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve Ay
Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde
Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray
Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin
Mekanın fırçasında solmayan resim senin
Yağmur, birgün elimi ellerinde bulsaydım
Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü
Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü
İniltiler geliyor doğudan ve batıdan
Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü
Islaklığı sanadır ahımın, efgahımın
İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler
Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın
Nazarın ok misali karanlıkları deler
Bu değirmen seninle dönüyor; ahenk senin
Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin
Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım
Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü
Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü
Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün
Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü
Nefsinle yeniden çizilecek desenler
Çehreler yepyeni bir degişim geçirecek
Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler
Anneler çocuklara hep seni içirecek
Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin
Sana mü'mindir sema; sana muhtaçtır zemin
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım
Kardeşler arasında heyhat, su-i zan düştü
Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü
Şarrkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın
İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım
Dokunduğun küçük bir nakiş da ben olsaydım
Sana sırılsıklam bir bakiş da ben olsaydım
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım
Merhaba Nur
ReplyDeleteBu kadar uzun bir yazıyı baştan sona kadar sen okudun mu?
Eğer okudunsa tebrikler...
Aslında böyle anlamlı bir yazıyı yorum sayfasına değil de kendi bloguna iktibas edip yazsaydın daha güzel olurdu diye düşünüyorum...
Bloguna baktım bomboş ve yeller esiyor da:)
Misafirperver ve engin hoşgörü sahibi Suveydanın evinde pardon blogunda bile olsa bu güzel yazıyı paylaşdığın için teşekkürler ve Selamlar
eminim yazı güzeldir ama çok uzun olmasından korktum ve okuyamadım.mehmet abinin dediği gibi bloğuna daha yakışırmış bu.ama söz okuyacam.
ReplyDeleteselma,
ReplyDeletemommo sanırım dediklerinden utanıyorsundur şimdi.Geçen akşam başına gelenleri unutmadın sanırım.Benden sana abla tavsiyesi bidaha plan yapma, sana göre değil bu işler:))
hafta sonuna aşırı planlarım var, enerji depola anca yetişirsin.Bana takıl hayatını yaşa sen mommo:)
nur,
nur geldi bloğuma sanki:)
teşekkürler nur.
mehmet bey,
aleyküm selam mehmet bey:)
selma kurtar beniiiiiiiiiiiiiii
ReplyDeletemelikeyle başa çıkamıyorum.
bide ne diyor bilsen.
daha düzgün kelimeler kur.
düşün bana dedi.
Görüşüme katıldığın için teşekkürler Sellocan
ReplyDeleteOkumaya başlamadan önce gözlerini iyice dinlendir ve acele etmeden yavaş yavaş oku...
Allah sabır versin...
Bu arada Selmanın öksüz, yetim ve de garip görünen "Sellocanın Dünyası" na girip yorum yazayım ve blogundaki kış manzaralarını görünce kışın bittiğini baharın geldiğini haber vereyim dedim ama şifre engeliyle karşılaştım:)
Zaten Selma kendi blogundan çok buralarda gezindiğinden oraya yazmış gibi olur sanırım:)
Bu arada buradaki abla-kardeş aranızdaki muhabbet, dayanışma, planlama ve de tatlı çekişme gözler yaşartıyor:)
Rabbim dünya ve ahiret saadeti ve mutluluğu versin hepinize...
Baharın güzelliğiyle her daim sevgi ve sağlıcakla kalın...
ama benim bloğumsa şifre yoktu bildiğim kadarıyla.acaba abloş mu koydu.gerekli mercilere başvurup soracam.hakkımı arıyacam.inşanlah ablam çıkmaz arkasından.evet benim blığum çok öksüz garip ve harabe gibi.bir atalım da hep beraber topluyalım.yardım yazılarınıza açığız.
ReplyDeleteevet ben bir daha plan yapmıyacam.hep batıyor benim planlarım.aksilikler üst üste geliyor.ayrıca yazıyı okumadığım için özür dilerim.senin planlarına benim ve gücüm yeter ne param.beni hastanelik edecen sonunda.bu kadar plan patlaması olmazki.az dur dinlen ya.
ReplyDelete