Monday, December 11, 2006 |
BİR ÖMÜRLÜK YÜZLER |
Yüzler var gülen, mutlu olan, yüzler var üzülen, hüzün kokan, utangaç, narin bakışlı, bıkmış, bezmiş, mutsuz, amaçsız, beyhude yüzler, kederli, sıkılgan, kırılgan, sessiz, bir çocuğun bakışıyla gülen, sertleşmiş yüzler, yumuşak yüzler, nurlu,komik , aşık, korkmuş, yalancı,sevgisiz, otoriter, yüzler var maskeli, maskesiz ve yüzler var binlerce bilmediğimiz…
Aranan yüzler var, her zaman görmek istenilen, gülüşüne hayran, bakışına kurban, yüzler var “keşke hiç görmesem” denilen, ekşimiş yüzler var, sirke satan yüzler ve yılların yorgunluğu üzerinde nasırlaşmış yüzler var.
Atalarımızın dediği gibi: “ya sobanız yansın, ya yüzünüz gülsün”
Isıtır demek ki bir gülüş kalpleri, yakınlaştırır, yanı başına alır ya da bir ömür ayrı düşürür asık bir surat.
Aranan, özlenen, hatırlanan, istenilen, hasret çekilen, hayır ile yad edilen yüzlerden olabilmek için…
Yeter ki yüzsüz kalmamak için...
“Odam kireçtir benim, yüzüm güleçtir benim”
Güleç yüzlerden olabilmek için… .........
Abese Sûresinin 40 . Ayetinde O gün nice yüzler de vardır ki, toz toprak içindedirler.
Abese Sûresinin 38 . Ayetinde O gün birtakım yüzler vardır ki pırıl pırıl parlarlar, Gülerler, sevinirler.
Gülen yüzlerden olabilmek duasıyla...
Hayırlı haftalar… |
posted by suveyda @ Permalink ¤9:08 AM |
|
3 Comments: |
-
Mekke döneminde inmiştir. 42 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki "abese" fiilinden almıştır. "Abese", "yüzünü ekşitti" demektir. Sûrede başlıca, itikat, peygamberlik, Allah'ın kudreti ve kıyamet halleri konu edilmektedir.
ABESE SURESİ
Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla
1- Surat astı ve yüz çevirdi;
2- Kendisine o kör geldi diye.
3- Nerden biliyorsun; belki o, temizlenip-arınacak?
4- Veya öğüt alacak; böylelikle bu öğüt kendisine yarar sağlayacak.
5- Fakat kendini müstağni gören (hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını sanan) ise,
6- İşte sen, onda 'yankı uyandırmaya’ çalışıyorsun.
7- Oysa, onun temizlenip-arınmasından sana ne?
8- Ama koşarak sana gelen ise,
9- Ki o, 'içi titreyerek korkar' bir durumdadır;
10- Sen ona aldırış etmeden oyalanıyorsun.
11- Hayır; çünkü o (Kur'an), bir öğüttür.
12- Artık dileyen, onu 'düşünüp-öğüt alsın.'
13- O (Kur'an), 'şerefli-üstün' sahifelerdedir.
14- Yüceltilmiş, tertemiz (mutahhar) kılınmış.
15- Katiplerin ellerinde.
16- (Ki onlar,) Üstün değerli, 'iyilik ve dürüstlük sembolü.'
17- Kahrolası insan, ne kadar nankördür.
18- (Allah) Onu hangi şeyden yarattı?
19- Bir damla sudan yarattı da onu 'bir ölçüyle biçime soktu.'
20- Sonra ona yolu kolaylaştırdı.
21- Sonra onu öldürdü, böylece kabre gömdürdü.
22- Sonra dilediği zaman onu diriltir.
23- Hayır; ona (Allah'ın) emrettiğini yerine getirmedi.
24- Bir de insan, yediğine bir bakıversin;
25- Biz şüphesiz, suyu akıttıkça akıttık,
26- Sonra yeri yardıkça yardık;
27- Böylece onda taneler bitirdik,
28- Üzümler, yoncalar,
29- Zeytinler, hurmalar,
30- Boyları birbiriyle yarışan ve içiçe girmiş ağaçlı bahçeler.
31- Meyveler ve otlaklıklar,
32- Size ve hayvanlarınıza bir yarar (meta) olmak üzere.
33- Fakat 'kulakları patlatırcasına olan o gürleme' geldiği zaman,
34- Kişi o gün, kendi kardeşinden kaçar;
35- Annesinden ve babasından,
36- Eşinden ve çocuklarından,
37- O gün, onlardan her birisinin kendine yetecek bir işi vardır.
38- O gün, öyle yüzler vardır ki apaydınlıktır;
39- Güler ve sevinç içindedir.
40- Ve o gün, öyle yüzler de vardır ki üzerini toz bürümüştür.
41- Bir karartı sarıp-kaplamıştır.
42- İşte onlar da, kafir, facir olanlardır.
-
-
|
|
<< Home |
|
|
|
|
|
about me |
gelirsin gidersin dostumsun, gelmezsin gitmezsin neyimsin |
Udah Lewat |
|
Archives |
|
Dua |
Allah’ım,
Sana tutunuyorum,
Kimsenin yere atmasına izin verme beni.
(Sadi)
|
Martı |
“Yaşamak için ne çok sebep var,” diye düşünüyor uçmanın anlamına vardıkça. Kabiliyetlerinin sınırlarını aşmak, onu yaşatan en büyük sebep. Onun için balıkçı teknelerinin etrafında o rutin, sıkıcı dönüp dolaşmadan başka sebepler de var yaşamak için. Cehaletimizi kırabiliriz. Becerilerimizi, yeteneklerimizi ve zekâmızı kullanarak kendimizi bulabilir, kendimiz olabiliriz. En önemlisi hür olabiliriz!
|
Böyledir |
Başkasını kıran, inciten bir insanın kendisi de bundan mutlaka yara alır.Kötülüğün oku mutlaka geri döner |
Budur |
Ne gökte, ne denizde, ne dağların içinde, ne de ormanların kuytu bir köşesinde, hiçbir yer yoktur ki, insan yaptığı fenalıktan, karşılığını görmeden, kurtulup sıyrılabilsin |
Arkadaşlar |
|
Designed-By |
|
Credite |
|
|
Mekke döneminde inmiştir. 42 âyettir. Sûre, adını birinci âyetteki "abese" fiilinden almıştır. "Abese", "yüzünü ekşitti" demektir. Sûrede başlıca, itikat, peygamberlik, Allah'ın kudreti ve kıyamet halleri konu edilmektedir.
ABESE SURESİ
Rahman Rahim olan Allah'ın adıyla
1- Surat astı ve yüz çevirdi;
2- Kendisine o kör geldi diye.
3- Nerden biliyorsun; belki o, temizlenip-arınacak?
4- Veya öğüt alacak; böylelikle bu öğüt kendisine yarar sağlayacak.
5- Fakat kendini müstağni gören (hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını sanan) ise,
6- İşte sen, onda 'yankı uyandırmaya’ çalışıyorsun.
7- Oysa, onun temizlenip-arınmasından sana ne?
8- Ama koşarak sana gelen ise,
9- Ki o, 'içi titreyerek korkar' bir durumdadır;
10- Sen ona aldırış etmeden oyalanıyorsun.
11- Hayır; çünkü o (Kur'an), bir öğüttür.
12- Artık dileyen, onu 'düşünüp-öğüt alsın.'
13- O (Kur'an), 'şerefli-üstün' sahifelerdedir.
14- Yüceltilmiş, tertemiz (mutahhar) kılınmış.
15- Katiplerin ellerinde.
16- (Ki onlar,) Üstün değerli, 'iyilik ve dürüstlük sembolü.'
17- Kahrolası insan, ne kadar nankördür.
18- (Allah) Onu hangi şeyden yarattı?
19- Bir damla sudan yarattı da onu 'bir ölçüyle biçime soktu.'
20- Sonra ona yolu kolaylaştırdı.
21- Sonra onu öldürdü, böylece kabre gömdürdü.
22- Sonra dilediği zaman onu diriltir.
23- Hayır; ona (Allah'ın) emrettiğini yerine getirmedi.
24- Bir de insan, yediğine bir bakıversin;
25- Biz şüphesiz, suyu akıttıkça akıttık,
26- Sonra yeri yardıkça yardık;
27- Böylece onda taneler bitirdik,
28- Üzümler, yoncalar,
29- Zeytinler, hurmalar,
30- Boyları birbiriyle yarışan ve içiçe girmiş ağaçlı bahçeler.
31- Meyveler ve otlaklıklar,
32- Size ve hayvanlarınıza bir yarar (meta) olmak üzere.
33- Fakat 'kulakları patlatırcasına olan o gürleme' geldiği zaman,
34- Kişi o gün, kendi kardeşinden kaçar;
35- Annesinden ve babasından,
36- Eşinden ve çocuklarından,
37- O gün, onlardan her birisinin kendine yetecek bir işi vardır.
38- O gün, öyle yüzler vardır ki apaydınlıktır;
39- Güler ve sevinç içindedir.
40- Ve o gün, öyle yüzler de vardır ki üzerini toz bürümüştür.
41- Bir karartı sarıp-kaplamıştır.
42- İşte onlar da, kafir, facir olanlardır.